Mobilyalar, ve dekorasyonu, tarzlar, renkler ve zevkler....
Sevgili Arkadaşlarım,
Benim oğlum ne şanslı ki yaşgününde annesinin bir dolu arkadaşı ona iyi dileklerde bulundu, içten sevgilerini gönderdi. Onun ve kendim adına gönderdiğiniz yorumlara, iyi dileklerinize teşekkür ediyorum. Benim için dilediğiniz herşeyi sizin için de diliyorum ve şu an çocuğu olmayan arkadaşlarımın istedikleri anda bu duyguyu yaşamalarını diliyorum.
Dün akşam yaşgününü kutladık oğluşun. Hediyelerini sevdi sanırım. Hediyelerinden biri bilgisayar sandalyesi idi. Odasının ağırlıklı rengi olan lacivert ile uyumlu tatlı bir koyu mavi renginde aldım. Bu çok lacivert olmasından da kurtardı odayı sanırım. Bunu almak için mobilyacılar sitesine (Avrupa yakasında)gittik. Büro mobilyacıları ve genç odacılara baktık. İlginç ki, bir şey alacağınız zaman çok gezmek kesinlikle önemli. Bir şeyi beğenip hemen alıp gitmemek lazım. Aslında ilk girdiğimiz yerde tamam bu uygun diyebileceğim bir sandalye buldum. Ama eşim sağolsun biraz bakalım dedi. Her gittiğimiz dükkanda daha iyisi ve daha ucuzu ile karşılaştık. En sonunda dizayn olarak en çok beğendiğim ve üstüne üstlük daha kalitelisini ilk gördüğümüzün 40 YTL altına alabildik. Adamlar toptan çalıştıkları için daha uygundu aslında. Rengi de en hoş olanı oydu.
Bir mobilyacı sitesine girmek aslında tehlikelidir. En azından benim için. Belki 100 dükkandan onuna girdik ama ne hoş mobilyalar gördük. Eşim de mobilya konusunda çok zevklidir. O nedenle nerede hoş ve değişik dizayn varsa onu bulmayı başardık. Bir mağaza tadilata girecekmiş, maliyetine satışları varmış. Tüm tasarımları klasik, tamamen oymalı kakmalı. Bir bakalım dedik. Şimdi efendim bizim ev modern sayılır ama ultra modern, yani sıkıcı ve tekdüze evlerden değil. Keza o tip evlerden nefret ederim. Hani tamamen beyaz mekanlar beni boğar, sıkar ve hatta başımı döndürüp nefesimi keser (kötü anlamda) Öyle hastane hijyeninde bir yerde bayılabileceğimi bildiğimden şu ünlü Su Otelinin onca şöhretine rağmen görmeye bile gidemedim. Yani güzel olabilir ama benim stilim değil bu mekanlar. Konuyu uzatmayayım. Benim evimin tasarımı şu konsept üzerinedir: Ana bir üçlü koltuk. Modern ama yumuşak olmalı. Geniş, rahat olmalı. Güzel yastıklar ile zenginleştirilmeli ama modern anlamda. Bu koltuk ile aynı renkte olmayan ama uyumlu iki tekli koltuk. Zaten iki tip parçanın rengi tüm renk kombinasyonunu belirler. Tekli koltuklar biraz dizayn parçalar olmalı. Kaliteli ve hoş bir berjer olabilir ve bunlardan apayrı ama uyumu bozmayan kahverengi deri bir koltuk ortama ağırlık da katabilir. Halı abstrak formlarda desenler ile ilgi çekici olmalı. Lambalar kesinlikle ilgi çekici olmalı. İnsanlar karakterlerine göre ya o lambalardan hiçbirşey anlamayıp nefret etmeli, ya da bayılmalı. Bize gelen misafirlerin tepkileri genelde olumlu oluyor:-) Ama bazıların fazla modern ve değişik geldiği kesin. Büfe pek sevdiğim bir parça değildir ama yıllar sonra ihtiyaç duyup almış ve içini ilginç bardaklar, Babanemden kalma antika parçalar, likör, viski, şarap, şampanya takımları ile süslemiştim. Aksesuarlar, süs eşyaları önemlidir benim için. Takım kavramını hiç sevmem, ama tüm parçalar birbiri ile uyumlu olmalıdır. Bir hikayesi olan parçaları severim. Mesela babamızın 1950'li yıllarda Almanyadan aldığı porselen, nefis figürleri olan ağzı kapaklı bira bardakları, yine o yıllardan kalma bir venüs heykelciği, 1960 lı yıllarda annemin babam ile severek aldığı çini vazo, babamın ahşaptan oyduğu heykeller, vazolar, Japon konsolosluğundan verilen bir japon yelpazesi, ailemin güzel fotografları, arkadaşımın aldığı minik heykelcikler, eşimle severek aldığımız Afrikalı ve Japon kadın figürleri hep anısı olan, hikayesi olan parçalardır. Japon motiflerine de bayılırım ve yatak odamızı bu konsept üzerine oturtmuştuk ki bu ayrı bir konu aslında. Sonuç olarak diyebilirim ki salonum modernizm ve klasizmin karışımı sayılabilir. Modern ana mobilyalar klasik parçalar ile bütünleşmiş durumda ve kesinlikle üç- dört rengin ağırlıklı kullanıldı bir mekan...
Neyse, bunları neden mi anlatıyorum? Sanırım artık biraz klasikleşmek istiyorum. Uzun zamandır eğer mobilyalarımı değiştirirsem klasiğe kayacağımı söylüyordum. Pazar günü gezdiğimiz o mağaza kesin kararımı vermemi sağladı.. Bir takım özellikle hoşumuza gitti. Pufuduk pufuduk, koltuklar, deri katkılı şahane berjerler, taşlar ile bezeli değişik, tip tip yastıklar, ne hoş, ne kokoştu... Bir ara eşim kesin alacak gibi geldi. Parasını sormayın, maliyeti buysa karlı satışı nedir! Zor çıktık mağazadan.
Sonra da düşündük, sadece oturma gurubunu değiştirmek yetmez: yemek takımı, halılar, lambalar, aplikler, aksesuarlar, incik boncuklar da bu konsepte göre kesin değişmeli. Bu da ne maliyet demek... Nesye biraz daha idare etmeli. Hala evimi ve mobilyalarımı çok seviyorum:-) Ama insan tarzını kolay kolay değiştirebilir mi? Ben neden kolay değiştirebiliyorum. Nefret ettiğim bir şeyi sonradan çok beğenebiliyorum. Buna yaşlanmak mı deniyor yoksa?
Sevgiler...
11 Comments:
RENKLERcgm aynen oyle deniyor. Yaslanmak degil de yil almak deniyor aslinda bana gore:) Hayatta eve antika sokmam derken simdi en sevdgim parcalar diyebilen uzunboyunlu birini bile taniyorum mesela ben:)))
5:00 AM
Sevgili Nikoçara, ne iyi ettin de beni ziyaret ettin, böylece seni ve bloğunu tanıdım. Bloğun tam benlik, fırsat bulur bulmaz incelemeye girişeceğim. Önerilerin çok hoş. Ben de bu sıra kırmızı bir süslü, taşlı abajur almayı düşünüyordum. Aksesuarlarla, perdelerle ben de sık sık oynarım. Koltukların kendi yastıkları var ama bence yeni yastıklar yapmanın zamanı geldi. Çok hoş taşlar ve kumaşlar alıp annemin de yardımı ile birşeyler yapabilirim gibi geliyor. Annemden de çok iyi fikirler çıkar... Biraz daha zaman geçince koltukların kumaşlarını değiştirmeyi düşünüyorum:-)
5:17 AM
Kuğucuğum, sağlıklı, mutlu yıllar alalım, ne diyeyim. O uzun boyunlu biri kim ola acaba:-)
5:17 AM
Sevgili Renlerciğim bir önceki yazını ve bu yazını yeni okudum. Oğluşun için nice nice sağlıklı, mutlu, güzel bir gelecek diliyorum. Sevgiler...
6:31 AM
Sevgili Renkler,
bence kesinlikle yaşla ilgili değil:)
Dönem dönem zevkler değişebiliyor herhalde. Ben de ev aksesuarlarına çok meraklıyım. Özellikle Tepe Home'de kendimi kaybettiğim çok olmuştur.
eşim ve ben mesela yuvarlak yemek masamızdan memnun değiliz. Kare olsaydı daha kullanışlı olurdu diye düşünüyoruz. Ama masamız sapasağlam olduğu için de atmaya kıyamıyoruz. Bir de katlamalı perdelerimiz çok kullanışlı gelmiyor bize. Ama bence oturma odasını gösteren de onlar:)
Bir keresinde bir ünlü anlatmıştı, ama kim olduğunu hatırlamıyorum şu an. Kadın her sene evinin mobilyasını değiştiriyormuş. Sırf zevk için. Böyle birşeyi düşünebiliyor musun?
7:04 AM
Ebrucuğum, çok teşekkür ederim canım. Senin de tatlışların için güzel bir hayat diliyorum.
7:11 AM
Sevgili Ayçiçeği, annemin masası 1968 yılına aittir, yani benden yaşlı:-) Ama taş gibi duruyor valla. O zamanlar mobilyaları çok kaliteli yapıyorlardı sanırım. Annemin bu masası o kadar büyük ki! Ama vazgeçmiyor, aslına bakarsan bizim aile tarihimize şahit olmuş bu emektarı ben de atmak veya satmak istemem... Üstelik dizaynı da çok hoş, her devre hitap edebiliyor ilginç bir biçimde.
Her sene evin mobilyalarını değiştirmek zevkli olurdu ama paran, zamanın ve zevkin varsa, veya iyi bir iç mimarın:-)
7:15 AM
evimdeki esyalar konusunda bende cok degiskenim, surekli mobilyalarin yeri degisir, hatta zaman zaman mobilyalarda degisir :)) bazen sus esyalari cok gozume batar ve hepsini toplarim, minimal bir hava veririm evime, bazen de cok bos gelir, hepsini tek tek dizerim, biz nasil ustumuzle basimizla ugrasiyorsak deli gibi, evimizle de oyle ugrasiyoruz sanirim :) ah bu cilgin hatuneler :))
9:09 AM
Renkler, bence bu değişimin ta kendisi. Değişmeyen tek şey değişimdir, değil mi? Ama sana bir anda olmuş gibi gelsede bence yaşadıklarınla olgunlaşan bir durum. Sadece farkına varman bir olay ile gerçekleştiği için 'bir anda' hissi oluyor..
12:39 PM
Salıncakta iki kişi. Çılgınız hakkaten çılgın!!! Hangi erkek hadi evi değiştirecek bir iki aksesuar alayım der ki! Sonsuza dek aynı dekor içerisinde yaşayabilirler. Gerçi eşimin hakkını yemiyeyim o da sever dekorasyon olayını ama bana hediye olması dışında ev için bişi almaz sanırım. Alalım, değiştirelim, evimizi güzelleştirelim valla. Hayat çok kısa.
11:25 PM
bgm. Zaten zevklerim konusunda hiç büyük konuşmam öteden beri. Eskiden de sevmediğim bir şeyi sonradan sever hale gelirdim. Bu biraz da özelliğim. Kıyafet konusunda da bu böyle. Taytı bir daha giymem diyordum, şimdi almayı planlıyorum. Ama balon etek, şalvar pantolon hiç bir zaman giymemmmmmm.
11:27 PM
Post a Comment
<< Home