Dünün özeti...

Arkadaşlar, dün rejim mejim kalmadı. Siz ne oldu diyeceksiniz de ben anlatmayacağım. Tabiki de anlatacağım, hem de uzun uzun. Şimdi makul ölçüde bir kahvaltı yaptım: 1 dilim kızarmış yulaf ekmeği, 1 yumurta (sarısı), pınar tost kaşarından 3 dilim ki 17x3 kalori, domates... Yani kahvaltıda çok bir sorun gözükmüyordu. Arada bir şey yiyemedim işte sıkkınım ve sıkışığım şu sıralar. Saat 1 gibi arkadaşım Wish hadi yemeğe gidelim diye kıvranmaya başladı. Bu tehlikeliydi. Çünkü biz bir çorba veya salata yiyeceğiz diye çıkarız ama dayanamayıp yeriz. O nedenle "hayır burada bişeyler yiyelim" diye bu tehlikeyi de sıvıştırdım ve hem kendimi hem arkadaşımın hayatını kurtardım. Ton balığı yedim, bir de kivi gün boyunca. Yani buraya kadar da OK.


Konumuza dönüyorum... Akşam üzeri Yurtdışından bizim area manager geldi. Artık bizden sorumlu olmayacakmış. Ona veda gecesi yapılacağını öğrendim. Genel müdürümüze eşim olmazsa gelemem dedim ki huyumu bilirler. O da gelsin dedi ki bu hoşuma gitti. Eşim de OK değişiklik olur dedi. Akşam çıkışta doğrudan oraya gittik. Neyse ki sabah çıkarken bilmeden siyah kadife şık elbisemi ve annemin (eşimin annesi) verdiği siyah şalı giymiştim. Hatta eşim kokoşsun sen işe giydiğin kıyafete bak dedi. Ama tabi bunları böyle demedi, şakaya vurdu. Ama iyiki giymişim işte değil mi? Hemen çantamda taşıdığım gümüş- inci küpelerimi ve gümüş boyunluğumu çıkarttım, makyajımı koyulttum, oldu bitti işte...

Şık bir restorana gittik. Bizim masadan kimse gelmediği için barda oturup birşeyler içtik. Ben bir bira istedim ki aylardır içmemiştim, özlemişim. Yazcığım sen aklıma geldin, demiştin ya al enişteyi güzel bir yere gidin bira için:-) Vesile oldu bu olay. Neyse insanlar gelince masaya geçtik. Ondan sonra gerçekleşti şu rejimi bozma olayı. Gerçi ana yemek olarak lezzetli bir lüfer yedim. Önde yediklerimiz ise hep zeytinyağlıydı. Kuymak hariç:-) Bilirsiniz değil mi? Mısır unu ve dil peyniri ile yapılır, ekmeğe sürülür. Hımm çok severim. Tabi lavaşlar da yeniyor bu arada. Tatlı ise batırdı beni! Kaymaklı ekmek kadayıfına kim dayanır ki! Çok güzeldi.

Ha bu arada başlangıç içkisi olarak herkes martini içiyordu. Ben martiniyi merak etmişimdir. daha ziyade şu zeytin olayına takığımdı. Üste doğru genişleyen bardağı, zeytini ve ambiyansı ile kısaca görüntüsü ile hoşuma gider ama tatmamışımdır. Ben de istedim. Ama bana başka bardakla ve zeytinsiz geldi! Meğer onlar martini- cin içiyorlarmış. Ne alaka! O filmlerde, barlarda filan gördüğüm salt martini değil mi yani. Benim hayal kırıklığımı gören Wish bana zeytinini verdi sağolsun. Ama o ambiyansı yakalayamadım tabi:-)

Wish tatlı kısmında iyice abarttı. Kaymaklı ayva tatlısı yediği yetmezmiş gibi bir arkadaşım künefesinin de yarısını yedi.

Bayağı eğlendik. İçki içmem, gülüp eğlenmemiz bile stresimi tam almadı aslında, nasıl gerilmişsem... Bugün mutsuzum. Umarım bugün süprizler olur ve neşelenirim. Öğlen eşimin yanına yemeğe gideceğim. Biraz da mağaza bakarız, keyfim belki yerine gelir.

İyiki varsınız... Varlığınızı ve dostluğunuzu bilmek ve buraya yazmak bana huzur veriyor:-)

Renkli kalın (ya bu lafı yazıyorum ya, aklıma bir anım geldi bari anlatayım: Hatırlar mısınız bizler çocukken, yani 70'li yıllarda bir haber spikeri vardı. Haberler bitince "esen kalın" derdi. Ben uzun süre Onun "esen kadın" dediğini sandım. Ne alaka diyordum tabi ama miniğim işte! Annem söylemişti de hayal kırıklığına uğramıştım. İtiraf.comluk oldu bu:-))