Aptal kutusu aptallaşmadan önce...
Mağdem dün aptal kutusu TV den bahsettik, bugün de eski TV programlarından, yani şu kutu bu kadar şabalaklaşmadan olanlara göz atalım.
Ben kendimi bildim bileli televizyonumuz vardı... Hatırladığım en eski programlar Küçük Ev ve çizgi filmlerdi. O zamanlar televizyon yayına saat beş gibi başlardı (hafta içleri) İlk çizgi film olurdu ki bu saatler benim en mutlu olduğum saatlerdi. Heidi, Sinbad, Marco, Vikingler, Arı Maya dönüşümlü olarak verilirdi. Hatırlar mısınız aylar önce çocukluğumun çizgi filmleri diye bir post yazmıştım. Orada ayrıntı çok:-)
Bu çizgi filmlerin bitmesini takiben haberler başlardı. Çizgi filmlerin son dakikalarında babişçiğim işten eve dönerdi... Annem çoktan mükellef bir sofra hazırlamış olurdu o ana kadar... Haberler başlaması ile sofraya oturulur ve TRT 1'in sululuk görmemiş ciddi haberlerini dinlerdik. Çocuk olarak bunlar bizi çok mutlu etmese de hem sofra adabından, hem de babama haberler izlerken saygısızlık yapmama adına sessiz oturup yemek yerdik. Tabi yemek esnasında konuşulurdu da o gün neler olduğu, neler yapıldığı hakkında... O zamanlar haberler ne kadar uzunluktaydı hiç hatırlamıyorum!
Cuma akşamları haberlerden hemen sonra Küçük Ev yayınlanıyordu. Bir cuma akşamı yine sofra başındayken (yemeklerimiz uzun sürerdi, babam akşam yemeği keyfini severdi) deprem oldu. Çok büyük değildi aslında ama alışık olmadığımız bir durumdu. Hiç unutmuyorum, yemek odasında bulunan büyük koltuğa dizildik hepimiz. Çocuklar ortada, anne baba yanda. Oturup dua ettik. Bittiği halde kımıldamıyorduk. Derken aşağıdan dedemlerin hadi dışarı çıkıyoruz sesi dün gibi aklımda... Hemen tüm konu komşu toplaşıp fuar alanına, güzel bir restorana gittik. Tahmin edersiniz beyler bir güzel içtiler. Biz çocuklar depremin ürkütücülüğünü unutmuştuk bile, oynayıp durduk... Sonra sabaha kadar karşı komşunun dubleks evinde oturduk, hani kaçması kolay olur diye:-) Aslında bahane ile güzel ve keyifli bir akşam geçirilmiş oldu böylece...
Neyse, hafta içleri çok erken uyumak zorundaydık. Fakat benim aklım televizyonda kalırdı. Mc. Millan ve karısını bir türlü izleyemezdim. Oysa Rock Hudson'a ne aşıktım! Yıllar sonra cinsel tercihini öğrendiğimde ise yıklımıştım... Sırf beş dakika izlemek için yataktan kalkar, acıktım der annemden birşeyler hazırlamasını isterdim. Arada bir de susardım. Annem anlardı numaramı anlamasına da çaktırmazdı...
Cuma ya da cumartesi geceleri film olurdu. Film izlemeye bayılırdım. O akşam erken yatılmayacağı için uyanık kalma çalışmaları yapmam yeterli olurdu filmi izlemek için. Ama çocuk çocuk uykum gelirdi. Sırf uyanık kalmak için yüzüme su serperdim ara ara ama bu numara beni beş dakika idare ederdi. Sonunda filmin ilk yarısında koltukta uyuklayan iki çocuk ve onları yataklarına taşıyan anne baba kalırdı...
Cumartesi pazar televizyon yayını daha erken başlardı. O nedenle ben erkenden kalkardım:-) Cumartesi öğleden sonraları Uzay Yolu ve Uzay 1999 yayınlanırdı. Uzaya hayran ve ilgili, astronot olmayı planmlayan bir çocuk için bunlardan daha iyi diziler olamazdı...
Çocukluğumun daha ilerideki aşamalarında pazar günleri ilk yayına başlayan ve sonrasında çizgi film ve diziler yayınlanacak olan 2-3 saatlik işkence programı pazar batı klasik müzik konserine o dönemlerde ne gıcık olurdum. Babam bu tür müziği çok sevdiği için mutlaka izlenirdi. Bizim de kulağımız alışsın diye dinletilirdi! O zaman kızardım ama şimdi ne güzelmiş diyorum... Ne yazık ki bugün öyle kaliteli bir müzik programı bulmak imkansız...
Bu anılar anlatmakla bitmez. Ama ben anımsadıkça anlatırım siz. Zaman çok... Ölmez sağ kalırsak hep beraberiz dimi ama:-)
Bu arada bugün Düya Kadınlar Günü(ymüş) Herşeye rağmen kutlu olsun. Gerçi kadına hala bu kadar önem verilmezken, bir sürü kadın hala koca dayağı yerken, işyerlerinde haksızlığa bazen de cinsel istismara uğrarken, cinsel olarak işkence görmeye devam edeken, evde, işte köle gibi koşturtulurken bu günü kutlamak çok traji-komik. Düşünsenize anneler günü kutlanıyor, bir yandan da annelere kötü davranılıyor olsaydı, anneler gününü kutlamak saçma olmazmıydı?
20 Comments:
uzay yolunu bende cok severdım :)
11:53 PM
Biz kadınlar günümüz iyi de olsa kötü olsa kutlu olsun..Bilmediğimiz yerlerde şiddete maruz kalan hem cinnslerimizide Allah kurtarsın tez zamanda..
Benimde en çok izlediklerim arasında Heidi ve Vikinğler gelirdi..(haydi yallah hop hooop derlerdi sanırım,bu bana acaip keyif verirdi.Sırf bunun için izlerdim sanırım..Kürekleri çekerken)
Sırası ile hepsi gelirdi,Kaçak,Colomba,tatlı cadı(onun etkisinde çok kalırdım ne yalan söyliyim)(birde kaçağın devamlı kaçmasından ben izlerken hep yoruluyordum nedense)görevimiz tehlike ve buna benzer çok diziler..Uzay yolu ise ayrı bir heyecan katardı tv hayatımıza..
Canım yine güzel bir konu ile bizleri eskilere götürdüğün için teşekkürler..
Sevgiyle kucaklayıp öpüyorum kocaman dünya tatlım benim..
Anneciğe hürmetler..Güzel ve sağlıklı bir hafta sonu diliyorum..
Sevginiz hiç eksilmesin..
12:29 AM
ben bazı şeyleri hiç hatırlamıyorum. mesela yayın akışını hiç aklımda kalmamış. heidi, vikingler vs hatırlıyorum da hangi gün ve saat yayınlanırdı onları hatırlayamıyorum. bazan bloglarda rastlıyorum geçmişe dair bazı şeylerden bahseden arkadaşlar oluyor. ''aaaaa evet yaa böyleydi doğru'' diyorum, tabii çok hoşuma gidiyor :)
sende bayağı iyi hatırlıyorsun renkler'cim. arada böyle yaz, hatırlat, çok iyi oluyor :)
1:03 AM
Dünya Kadınlar Günün Kutlu Olsun canım renklerim :)
1:44 AM
Yazımı yazdım,hatta kendime 2 de yorum yazdım.:)geldim.:)
Çocukluğunu en harika hatırlayan sensin aramızda:)
ben de ne, ne gündür hatırlamam ki ama,
klasik müziğe ve yine pazar sabahları mı ne çıkan sirklere sinir olurdum.:(
Hala sirk sevmem.
Heidi'ye ise hala aşığım.(cd sini bilem aldım)
Mc millan ve karısı ile ilgili bütün yazdıklarını yürekteeen paylaşıyorum. Ben de şoook olmuştum.:(
1:55 AM
Ah günümüz de kutlu olsun ...:)
1:56 AM
Ben bunların hiçbirini hatırlamıyorum :( Sadece pazar konserlerini biliyorum o kadar, küçük ev'e filan yetişememişim demek ki... Sadece şunu hatırlıyorum sürekli yayın diye birşey yoktu, yayın başlama saatini beklemek deli ederdi beni, ekrandaki o renkli yuvarlak, saati gösteren şekle sinir olurdum...Bir de Pazar sabahları Voltran olurdu onu hatırlıyorum.
Bu arada Renklercim ben de astronot yada arkeolog olmak isterdim çocukken :)
2:11 AM
yine de kadın olmak güzel ya..bir günümüz war onu da kutlayalım bari ;) ama cidden keşke daha eğitimli we bilgili,kolunda altın bilezği olan kadınlar çoğalsa we toplum erkek egemen olmaktan çıksa..öptüm seni
2:19 AM
Sevgili Aqua, ben uzay 1999 u daha çok severdim. Onu hatırlar mısın. Hani Maya vardı, istediği şekle girebilirdi...
4:10 AM
Gülcüğüm, bir şu kaçağı hatırlayamıyorum... Ama annem sonradan anlatmıştı. Sonra dizisi baştan mı çekildi, film olarak mı çekildi ne! Ben de seni kucaklıyorum, kendine ve ailene iyi bak canım...
4:12 AM
Kurunaneciğim, Allah nazardan saklasın geçmişe dönük hafızam fena değil. Bu konuda anneannemin annesine çekmiş olmalıyım. Çok yaşlı olduğu için son zamanlarında bunamıştı, demin ne yedin desen hatırlamazdı ama 10 yaşında, 20 yaşında yaptıklarını öyle bir hatırlardı ki! Geçmişe dönük bir hafızası var demişti doktor... Ben hatırladıklarımı arada anlatırım merak etme. Zaten geçmiş diziler diye bir post hazırlamayı düşünüyorum, nostalji yaparız biraz.
4:14 AM
Sevgili Gamzeliciğim, ben de senin kadınlar gününü kutluyorum canım...
4:15 AM
Yağmur Damlacıkım... Çocukluğumu çok özlüyorum belki güzel bir çocukluk geçirdiğim için tüm ayrıntıları iyi hatırlıyorum, ya da bir özlem bu, bilmiyorum. Ama bazen de bir şey duyunca hatırladıklarım oluyor.
4:16 AM
Kelebekçiğim, sen daha küçüksün:-) Voltranı ben çok sevmezdim, o zamanlar ortaokuldaydım. Biraz yaşı büyük, iri yarı, çok fazla zeki olmayan bir arkadaşımız vardı, adı da Recaiydi nedense onu her görüşümüzde Voltran Voltran Voltran derdik. Adı Voltran kalmıştı. Sen Uçan kazı da hatırlarsın o zaman...
4:18 AM
Sashacığım keşke... Her kadın çalışsa da çalışmasa da iyi bir eğitim almalı ve bir meslek edinmeli derim ben. Gelecekte ne olacağı belli olmaz çünkü. Hiç çalışmasa da çocuklarına iyi bir eğitim verilmeli. Sonuçta dayakçı, kötü kocaları da anneler yetiştiriyor...
4:19 AM
bbenim çocukluğumda süper babaydı:))ne severdim ya hastane süper baba bide mahallenin muhtarları vardı daha gerisini hatırlamıom.ama onlarda bi saflık içtenlik vardı..
6:51 AM
Ayşeciğim, mahallenin muhtarlarını ben de severdim. Belki basit, saflığı bozulmamış insan kesitleri verdikleri içidir kimbilir. Bazen tekrarlarına rastlarsam izliyorum. Bir de şimdiki dizilere bak!
7:55 AM
birde pazar geceleri 25 dakikalik alfred hitchocklar olurdu - gerilim, ama cok kaliteli::) saat 23 civari.
8:55 AM
Kuğucuğum işte onu hatırlayamıyorum. Hiç bir pazar gecesi 23:00 a kadar ayakta durmayı başaramadım çocukken...
10:40 PM
Sobeledim seni :))
5:18 AM
Post a Comment
<< Home