Thursday, March 01, 2007

Diyette son durum...

Madem oyuncaklardan bahsettik, dün anlatmayı unuttuğum birşeyi sizle paylaşmak istiyorum:

Ortaokula geldiğimde artık evcilik, komşuculuk oyunlarını geride bırakmıştım. Fakat bütün bebeklerim sapasağlam duruyordu. Dünkü yazımda belirttiğim saç yapmaya takma dönemim bu yıllara denk gelmekteydi. Ben de derslerden ara buldukça bebeklerimi, ama saçlı olanları kuaför salonuma toplar, sıraya girmelerini sağlardım. Kimine topuz, kimine fön (ciddi ciddi, gerçek fön makinası ile) kimine de makyaj yapardım. Bazen annemin malzemelerini aşırarak, bazen de suluboya ile ne makyajşar yapardım onlara... O zamandan kokoş olacağım belli imiş...

Bir de yine aynı dönemde anlatım derslerime şu şekilde çalışırdım: Odam sınıf olurdu, bebekler dizilirler ve öğrenci olurlardı. Ben de öğretmen:-) Her dersin öğretmeni farklı olduğu gibi bu öğretmenlerin kişilikleri de farklı olurdu. Mesela fen hocası çok tatlı, anlayışlı iyi bir öğretmenken, sosyal hocası sinirli, suratsız ve dayakçı bir hoca olurdu. Allahım yoksa kişilik bölünmesi mi yaşıyordum:-) Çocuklara soru sorulur, cevaplar anlattırılırdı. Dayakçı hoca bir cümleyi bilemezse basardı sopayı. Bir de müfettişimiz vardı: Annem... Anlayışlı, tatlı, anlatımı düzgün bir müfettişti o ve öğrencile çok severdi. Müfettişimiz dayakçı hoca ile hiç anlaşamazdı. Ama iyi hocalar ile arası güzeldi:-) Müfettiş, derslerine iyi çalışmış öğrencileri teftiş eder ve sonuç olarak sınava hazırlardı.

Şimdi düşününce halime gülüyorum ama ders çalışmama cidden yardımcı olurdu:-)

Bu arada şu rejim olayına devam. Ama kilo verdiğimi sanmıyorum. Sanırım biraz fazla yiyorum. Bu nedenle bugün biraz sıkmaya karar verdim. Pazartesiden beri listem şöyle idi:

Dün yediklerim:

Sabah: 1 dilim çavdar ekmeği, 2 dilim küçük tost kaşarı, domates, çay
Öğle: 1 parça fırın kabak mücver, üzerinde bir dilim kaşarlı, 1 küçük kutu yoğurt
Akşam: 3 ızgara köfte, 4 kaşık pilav (pilavı bırakmalıyım) 1 kase yoğurt
Gece: Portakal, kivi

Bu sabah: Dünküne ilave bir yumurta sarısı
Öğle: Yoğurt (az yemeliyim)
Akşam: Brokoli çorbası

Arkadaşlar ya, ne zaman zayıflayacağım ben? Sanki inceliyor gibiyim ama tartı öyle söylemiyor. Dijital olmadığı için bozulmuş olabilir mi, yoksa kendimi mi kandırıyorum:-)

16 Comments:

Blogger Bng.U said...

Haha çok eğlenceliymiş çocukluun :))
rejim rejim rejim.. Ben de soruyorum.. Ne zaman zayıflayacağız?.. ben adım adım yukarı çıkıorum yine.. Utanarak da yazıyorum bunu şuracığa.
mucuu

3:39 AM

 
Blogger Damak Tadı said...

Kendinde çocukluğunda eğlenceli geçmiş..Arkanı dönüp baktığında veya anımsadığında bile mutlu olduğunu seziyorum canım..Çocukluğunla ilgili postlarını okurken inan çok mutlu oluyorum ve yüzümden tebessümler eksik olmuyor..

Demek senin kokoşluğun çocukluğuna dayanıyor..Olsun sana bu haller yakışıyor tatlım..Lütfen hep bu şekilde hayatına devam et..

Rejim konusuna gelince kendini fazla hırpalamadan az yiyerek öğünlerini geçiştirmeye çalış bence..Ayyy bakarmısın nelerde yazamıyorum ben..Aslında bu telkini önce kendime vermem gerekir..Bir deyim vardı ona benzedi resmen..Yazmasam iyi olur..

Seni çook seviyorum,senin postlarınla çok mutlu oluyorum inan bunu unutma lütfen!

Sevgilerimi gönderip güzel bir hafta sonu diliyorum, hemde rejimsiz..)

4:22 AM

 
Blogger renkler said...

ccc ciğim, eğlenceliydi valla. Komik bir çocuktum aslında, muzip filan... Şimdi oğluş muziplik yapıyor:-) Sen çalışmaya bir başla bence kilo vereceksin ama o zaman öğle yemeklerine dikkat. Çünkü genelde işyeri yemekleri filan çok yağlı oluyor. Benim eski işyerinde diyet yemek çıkardı. Tüm kadınlar diyet yemek yerdi ama o işyeri tarihinde 200 gram veren olmamıştı:-)

4:55 AM

 
Blogger renkler said...

Gülcüğüm, yine gülümsettin ben,i, Allah da seni gülümsetsin hep... Rejim konusunda aslında hırpalanmıyorum. Çok sıkacağım demiştim ya, vazgeçtim. Öğlen sağlıklı bir kepek ekmeğinden sandwiç yedim. Çok zorlayamam psikolojimi valla! Az az veriyorumdur herhalde. Tez elden bir dijital tartı alına.

4:57 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

1- sen zaten zayıfsın.:)
2- :) evet o zamandan süslenmeyi seviyormuşsun.ben en fazla tülden duvak yapardım.:))
3- aboov,hayal gücün de kuvvetliymiş. Ne güzel ders çalışmak öyle.
Ben hiç çalışmayıp,bir kere okumam yeterdi deeermiiiişiiim.(ama bu doğru bak.Şimdi o hafızayı mumla arıyorum. Balık hafızası gibi oldu artıkın)
4- Rejimi unut,ben bugün Nevbahar salatası tarifi yayınladım.:)

5:27 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

bu da
5- ben kuzenlerimin saçını şekilden şekile sokardım. garibim bir yaz geldiğinde (düşün bir sene görüşmemişiz)ilk lafı:
"Bak saçlarımı kestirdim" olmuştu.:(
ama acaip ustalaşmış,arkadaşlarıma ciddi model yaparolmuştum. şimdi ise ellemekten bile hoşlanmıyorum.
kedi tüyü daha tatlı.:P

5:30 AM

 
Blogger renkler said...

Yağmur Damlacıkım:

1) Zayıfmıyım sahiden?
2)Ben de evin tülleri ile gelinlik modelleri oluştururdum. Annem tülü düşüreceğim ve buruşturacağım diye kızardı.
3)Çok çalışkan ve disiplinli bir çocuktum ne yalan söyleyeyim ama eğlenmesini, gezmesini tozmasını da bilirdim. Lisede bana şaşırırlardı hem nasıl bu kadar sosyal oluyor, hem de taktir getiriyor diye. İki hayatım vardı sanki. Bu konuda tevazu gösteremeyeceğim:-P
4)Hemen senin bloğa geliyorum, nasıl birşeymiş bakalım...
5) Ben de gerçek saça asla dokunamam. Bebeklerimin saçını yine yapardım ama...

5:47 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

Ay şimdi burayı kimse okumasın; şey! yarışı gibi olur bu.:P
Bende gittiğim her sınıf,okul(matematik hariç),kurs cart curt herşeyin birincisi olurdum(sürücü kursu,pc kursu da dahil),ayıptır söylemesi.:$(bu msn de utanma işareti imiş.)
oğlumun aşırı sosyalliğini de benim öğrenciliğime benzetirler.Ama ben eşime benzeyip asosyal oldum artık,o ayrı.:(

Neyse ben niye geldim:
sayfamda böyle yeşil yeşil: kaç kişi aktif yazan bir yer var ya.
İşte onu
realist.gen.tr diye bir yere üye olup koydum. ona tıklayıp,sayfamın günlük raporlarına giriyorum.Üyelikle yani.

6:04 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

Hee bir de evet zayıfsın sahiden.:)

6:05 AM

 
Blogger renkler said...

Bilgi için teşekkür ederim Yağmur Damlacıkım ama ben daha çalışkandım. Ohh :-)

6:28 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

banane ben işte,ben.:P :)))

6:50 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

ama seninkiispatlı :)
benimki başörtü mağduru.:(
ne derlerdi:heh, türban türban.:)

6:53 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

ay canikom,son yorumu da şakanın devamı diye anlarsın değilmİ?
sonra da yanlış anlarmısın ki diye endişelendim.
hayır yani sadece,benim yarım bıraktığımı anlatmak istemiştim.

çünkü bu konuda tek suçladığım kişi Erbakan'dır.
onun abuk konuşma ve tavırları,kesinlikle o konuyu halletmek değil aksine yarayı kaşıyarak oy alma niyetli hareketleri yüzünden bugün bu böyle acı bir gündem konusudur.
yıllarca da biz çevremize asıl suçlunun o olduğunu anlatmakla uğraştık.
aman sen beni yanlış anlama ne olur?

7:20 AM

 
Blogger renkler said...

Yağmur damlacıkım niye kızayım ki. Ben bir çok konuda çok geniş kapsamlı düşünürüm ve kimsenin bu ülkede mağdur olmasını istemem. Senin gibi aktif ve çalışkan bir kişinin eğitimini tamamlayamaması üzücü:-( Ama olsun, şimdi evindesin işte ne güzel, oğlunu iyi yetiştirmişsin...

7:23 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

:) :) :) ve :$
bugün burayı ben doldurdum diye,yine utandım.:$
sevgilerimle.:)

9:45 AM

 
Anonymous Anonymous said...

canım benim oyuncaklı postu okudum yorum bırakmadım çünkü benim hiç oyuncağım yoktu o zamanlar..öle plastik bebeklerim olurdu galiba bir tane kedim vardı plastikten içi boş ayaklarını yedim diye annem ateşe atmıştı..
orta okulda oldu benimde arkadaşlarımın aldığı ufak tefek peluşlarım yeğenlerime verdim.. toysr us tan bebek almıştım kendime minicik yeşil o dolaşıyor şimdi ortalıkta..ordn oraya...
diyet konusunda ise elinden geleni yaptığını görüyorum ama sen zaten zayıfsın öle büyük rakamlar bekleme digital al kendine gram gram da olsa verdiğini görünce motive olursun bence..

2:50 PM

 

Post a Comment

<< Home