Wednesday, April 11, 2007

Favori Filmlerim...

Butterfly'cığım beni favori beş film ile ilgili sobelemiş. Sağol canım...

Aslında beş film isteniyor ama karar vermek o kadar zor ki! ilk beşi ve yedekleri sunuyorum:



1) Arka Pencere: Alfred Hitchcock zaten favori yönetmenim, bu filmi ise en sevdiğim. Meşhur Sapık filmini ve Çok şey Bilen Adamı da çok severim ama sanırım Grace Kelly farkı ile bu film en sevdiğim olmuştur.Grace Kelly güzelliği, kıyafetleri, o güzelim saçları ile zaten izlenesi bir kadınmış! Ne zaman televizyonda rastlasam mutlaka izlerim, kaçıncı kez olduğu önemli değildir. Arşivime mutlaka koymalıyım diye düşünüyorum şimdi...












2) Dom Za Vesanje: Açılımı Asılan Ev, ama burada Çingeneler Zamanı olarak tanıdık bu filmi... Yönetmen Emir Kusturica. İlk kez İstanbul film festivalinde çok çok kalabalık bir salonun en ön sırasında, rahatsız bir yerden izlemiştim. Simultane çeviri için Sırpça tercüman bulmuşlar ama ilk gösterim olduğundan ve şapşallar daha önce filme bakmadıkları için filmin Yugoslav çingenelerinin konuştuğu dilde çevrildiğini sonradan farketmişler ve bu nedenle simultane tercüme olmadan izlemiştik. Ama bu durum salondaki hiç kimsenin filmi zevkle izlemesini ve hayran olmasını engellemedi. Alkışlar ile finale vardı. Müzikler bir harikaydı. Sonra sinemalarda gösterildi ve ben yine gittim. Hatta o sene Yugoslavyaya gitmiştik (savaş öncesi bölünme olmadan) bu filmin videosunu ve müzik kasetini aldım ama gümrükte bagajımdan filmi çalmışlar! Neyse, çok sıcak, içten ve yer yer hüzünlü bir filmdi...

3) THE DOORS: Ne yalan söyleyeyim bu filme gitmeden ne Jim Morisonu tanırdım, ne de the doors grubunu. Ama Oliver Stone'un bu filmini çok sevmiştim... Daha sonra The Doorsun müziğine de hayran oldum. Gerçi çok geçti ya!







4) ELM SOKAĞI KABUSU 1: Çok severek izlemiştim. İleride devamları çekildi, onları da kaçırmadım ama kabak tadı vermişlerdi. İlk filmin bende bıraktığı sevgi adına hepsini izledim ve ilk film arşivimdedir. Yıllar sonra izleyince çok komik geldi ama... Hatta eşime zorla izletmiştim. Yine de bir kült!







5) THE OTHERS: Sonu beni çok etkilemişti ve üzmüştü. Filmin genelindeki hava, eski kıyafetler filan da çok güzeldi. Gizli bir hüzün barındıran filmleri seviyorum...


















6) JACOB'S LADDER: Tam tercümesi Jacob'un merdiveni gibi birşey ama buradaki merdiven şu helikopterlerden atılan kurtarma merdivenleri. Vietnam savaşı dönüşünde Jacob'un yaşadığı tuhaf şeyler anlatılıyor. Sonu süprizli ve bu da
acıklı ve hüzünlü bitiyor!











7) VANILLA SKY: Yine süprizli son, yine hüzün. Ne diyebilirim, bu tip filmleri seviyorum işte... Kanımda var!
8)PLESANT VILLE: Hayatın Renkleri diye bir Türkçe ad koymuşlardı Türkiye'de ve bu ad orjinalinden çok daha yakışmıştı filme... Bu ad o kadar hoşuma gitti ki bloğuma koydum. Bu filmi bulursanız mutlaka izleyin. Bulursanız nerede bulduğunuzu bana da söyleyin ki arşiv için alayım... Konu 1990 ların sonlarında iki kardeş genç birden kendilerini 1950 lerin bir dizi filminin kahramanı olarak bulurlar. Herşeyin mükemmel olduğu bu eski Amerikan kasabasındaki sıkıcı hayatı bozmaları uzun sürmez. Ve siyah beyaz olan hayat yavaş yavaş renklenir...
Ben de kimi sobelesem! Sobelenmedilerse: KURUNANE, CEYDA ve ANNELOG...

28 Comments:

Blogger KUGUU said...

Ben yokken ne kadar cok sobeleme olmus.

11:20 PM

 
Blogger fatos said...

hiiiihhhh ben hiç korkunç film seyredemem vallahi..vanilla sky iyidir ama.. :)

2:26 AM

 
Blogger Burcu said...

Jim Morrison hayranıyımdır ama benim içinde geçti tanıdığımda bile malesef :/ gerçi Kurt Cobain 'i tanıdım da noldu öldüğü gün içim çok acıdı ühühü :( neyse mewzuya dönersek, Vanilla Sky bencede çok güsel bi filmdi, the Doors filmi de hikayeyi bilmek açısından ha bir de şarkının ilk radyoda çaldığı anın güzelliği bakımından çok hoşuma gitmiştir.
öperim..

3:07 AM

 
Blogger [ fiкяiмiи iиcє güℓü ] said...

ben de korku filmi ya da polisiye sevmem. çok yoruyor beni nedense. bana böyle soft, romantik, ya da romantik komedi verecen ben de seyredecem.:)))

3:31 AM

 
Blogger renkler said...

Kuğucuğum, sorma! Sen buralarda değilsin diye seni sobelemedim. Gerçi sobelenmeyi de sevmiyorsun ki!

3:35 AM

 
Blogger renkler said...

Fatoşçuğum, ben de aksine korku ve gerilim filmlerine bayılırım. O kadar bu tipte film izledim ki artık filmlerin sonunu, katili filan hemen biliyorum:-)

3:36 AM

 
Blogger renkler said...

Sashacığım, Kurt Cobain öldüğü gün arkadaşım sabah beni arayıp Kurt Cobain öldü dedi. O kadar uyku sersemiydim ki "onun seçimi1 deyip tekrar yatmıştım. Sonra üzüldüm tabi...

3:37 AM

 
Blogger renkler said...

İnce gülcüğüm, romantik komedileri de severim ama bende etki bırakmıyor pek. Korku ve gerilime ise bayılırım. Bu türde izlemediğim iyi film kalmamıştır sanırım...

3:38 AM

 
Blogger Gamzeli said...

Canım benim, tatlı için çok teşekkür ederim...
Immmm ne güzel olmuş vallahi :)

3:52 AM

 
Blogger renkler said...

Gamzeliciğim, afiyet olsun, keşke gerçekten yedirebilseydim:-)

4:07 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

Canıım,teşekkür ederim. Mantıyı gerçekten yemiş gibioldum. Düşünmen yeter.Hatta gelmişken profidrolde yediim.:)
bugün acele bir yazı koydum sayfama.
Arka pencere filmine ve Grace Kelly'ye bayılırııııım.
Korkulardan bıktım artık.hemen tahmin edebiliyorum . Gerilim daha güzel ama bende incegülüme katılıyorum son yıllarda.
Nicole'n filminin sonu müthişti. Birde "altıncı his" aynı etkiyi yapmıştı.
Bir de yaaaa şu Vanilya sky hiç tam seyretmek nasib olmadıı. tv de oynadı uyuya kaldım,2 sefer cd aldım kimi yeri bozuk çıktı. o filmle niye uyuşamadım bir türlü bilmem. çokta merak ediyorum bu yüzden.

Moskova anılarını da okudum.Bir şey soracağım.
Moğollar müslümanmı?
yurtdışında nasıl et yiyebiliyorsun?
Hani besmele çekilmeden kesilen et haramdır ya.
Hani bazı yerlerde müslümanlar için ayrı servis yapıyorlarmış. size o imkanımı sundular?Bunu merak ettim de onun için sordum.Kusuruma bakmazsın değilmi?

4:37 AM

 
Blogger Annelog Atölye said...

Tamam, en kısa zamanda cevaplayacağım Renklercim:) Güzel bir haftasonu dilerim.

7:39 AM

 
Blogger renkler said...

Yağmur Damlacıkım, Moğolların müslüman olup olmadığını bilmiyorum ama kaselere etleri alırken seçim yapıyorsun. Domuz eti de var, dana eti de hindi eti de... Mutklaka ne eti olduğu yazıyor ama İslami usülde kesilmiyordur sanırım... Ben kırmızı et veya tavuk sevmediğim için zaten et almadım tabağıma, hepsi sebzeydi... Ama yiyenler ne düşündüler bilmiyorum. Önceki gün de zaten somon balıklı makarna yemiştim. Şantiyede ise Türk müteahhid olduğu için iki çeşit menüde yemek hazırlanıyor, bir müslümanlara göre, bir de yabancılara. Ama ne olursa olsun domuz eti yok, sadece damak tadına göre ayrım var, mesela iki çeşit çorba çıkıyor, biri sebze çorbbası ise diğeri Rusların alışık olduğu çorba... Şantiyede rahat et yiyebiliyorsun...

Alışveriş merkezinde Türk lokantası da vardı ve bilinen bir yermiş, oradan da rahatça yenebiliyormuş... Ben et sevmediğim için tercih etmedim.

7:40 AM

 
Blogger renkler said...

Sana da güzel bir haftasonu dilerim Annelogcuğum...

7:41 AM

 
Blogger Ferhanca said...

korku flimlerinle sana kolay gelsin .
Ben de az da olsa seyrederim.
Vanilla sky hemen seyredicem .

8:16 AM

 
Blogger zeyno said...

Renklercim, önce hoşgeldin diyorum sana:)Sonrasında ise bir önceki blogunu da anca okuduğumdan,(çocuklarıma da okuttum, o kadar sevindiler ki)teşekkür ediyorummmGerçi şimdi benden hemen profitörol yapmamı istediler ama:(

10:06 AM

 
Blogger Gamzeli said...

Olsun ben yinede yemiş kadar oldum...teşekkür ederim...

1:06 AM

 
Blogger nimetin.blogspot.com said...

hiç tarzım değil senin seçtiğin filmler:) benim filmlerim gerilim olmamalı. sonu iyi bitmeli. içinde aşk olmalı. öyle yormamalı seyrederken.

nimet

3:43 PM

 
Blogger Hanife said...

Renkler'cigim,
Mesajin icin tesekkure geldim. Ne zamandir tiklayamamistim sayfani..
Fimleri gorunce yuzumde gulucukler olurstu:) Cingeneler zamani, The Other benim de sevdigim filmlerden:)
Sevgiler..

6:03 AM

 
Blogger Age35 said...

Hımm seyredesim geldi şimdi..=))

10:52 AM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Ferhan, Korku filmlerini sevdiğim için bu tür filmler yormuyor beni. Yalnız artık seri katilli, bol işkenceli filmler biraz geriyor ve sıkıyor...

10:28 PM

 
Blogger renkler said...

Zeynocuğum, desene çocuklara profiterolü hatırlattım! Benim de yapma zamanım geldi aslında. Yakında benimki de sayıklamaya başalar...

10:29 PM

 
Blogger renkler said...

Gamzeliciğim, birşey değil...

10:30 PM

 
Blogger renkler said...

Nimetçiğim, herkesin tarzı farklı işte. Benim oğluş da korku ve gerilimi hiç sevmez. Komedi filmleri alın diyor, alıyoruz bu sefer de izlemiyor, ben de çoğundan sıkılıyorum. Oğluşla bol bol yüzüklerin efendisi, H Potter türü filmler izliyoruz biz de...

10:31 PM

 
Blogger renkler said...

Hanifeciğim, küçük de olsa yüzüne gülümseme kattığıma sevindim. Ne güzel filmlerdi değil mi onlar...

10:32 PM

 
Blogger renkler said...

Age ciğim, bol film izlemek lazım, ben özellikle Pazar günleri film izlemeyi seviyorum. Pazar sendromundan da kurtarıyor biraz...

10:33 PM

 
Blogger gazel vakti said...

Baştaki arka pencere benimde favorilerimdendir. Sende görünce çok şaşırdım eskiya kimse hatırlamaz yada benim gib beğenmez diye.Çok uzun zamandır hiç biyerde ratslayamadım.Ama tadına doyulmaz bi fildi.Çingeneler zamanının müziği gerçekten harikaydı.

1:12 PM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Gazel vakti, eski filmleri çok severim aslında. Mesela Rose Mary'nin bebeği diye bir film vardı, gerilim filmiydi. Çok sevmiştim...

10:45 PM

 

Post a Comment

<< Home