Thursday, April 26, 2007

Hadi beş on dakika konken oynayalım!

Özellikle kağıt oyunlarına çok meraklı bir sülalem vardır benim. Annem küçükken, tabi televizyon filan yok, insanların en büyük eğlencesi konu komşu, çoluk çocuk akşamları bir evde toplanmakmış. Tabi anneanne ve dedem arkadaşları ile kağıt oyunları oynarmış soğuk kış gecelerinde. Annemler de çoluk çocuk oynaşır, geç saatlerde her biri bir yerde sızarmış. Sonra kalkıp eve gitmek çok zor olurmuş! Hepimiz çocukken benzer durumlarda kalmışızdır. Gerçi rahmetli babam bir yere gitmek yerine evde misafir ağırlamayı severdi. Evimizi hep coşkulu kalabalıklar ile hatırlarım. O nedenle annemin anllattığı bu anılardaki gece gezmelerine hep özenirdim.

Neyse, diyeceğim o ki anneanne ve özellikle dede, kağıt oyunlarını seviyor, eğlencesine 51, 66 filan oynamayı, belki de başka oyunlar... Teyzeme, anneme baktığımda durum daha da fanatik. Teyzemin rahmetli eşi ve çocukları da hırsla oyun oynayan, korkunç mızıkçı tipler olmuşlardır. Ama içlerinde en mızıkçısı hiç kuşkusuz annemdir. Annem en küçük çocuk olduğu için biraz şımarmıştır, hala abla ve abisinin yanında şımarır! İnanın! Onlar da buna hala küçük bir kız gibi davranıp şımartırlar nasıl bir psikoloji ise... Neyse, annem öğretmen okulunu bitirdiği sene , yani koca bir kızken abla, abisi, eniştesi ve bir iki kişi daha dondurmasına kağıt oynamışlar. Her biri hırslı ve mızıkçı olan bu grupta annem kaybetmiş. O kadar sinirlenmiş ki, abi ve eniştesi de orada olmasına rağmen "nah alırsınız" demiş. Demekle de kalmamış afedersiniz:-) (Anne bunları anlatıyorum beni affet, o zaman çocuk sayılırmışın daha. Çüşş) Annemin bu davranışı aile içerisinde hep anlatılan anılardandır.

Annem bir de hilebazdır. Hatta o kadar ki mesela oyun oynayacak birini bulamadı, fal bakıyor. Kaşla göz arası çıkmayacağı aşikar olan falda kağıtları değiştirerek hile yapıverir. Bir de kimse bakıyor mu diye etrafı kolaçan eder. Kaç kez yakaladım! Bilgisayarda fal bakmayı öğrettim ama hile yapamadığı için zevk alamadığını düşünüyorum, keza dadanmadı!

Annem evliliklerinin başında arkadaşları ile konkene alışmış. Bir, üç, beş babam eve gelip yemek bir yana, evin kadınını da bulamadığı için dellenmiş. Tüm konken arkadaşlarının kocaları ile rest çekmişler ve kadınlar da haftada bir güne, o da parasız oynamaya başlamışlar. Rahmetli babamın ise o taraklarda bezi yoktu (ya böyle mi denirdi, yoksa yine komik bir laf mı ettim)

Annem azıcık aklım yattığı yaşta bana da oyun oynamayı öğretti. Piştiyi daha öğrenmeden Konken, 51, 66 gibi oyunları tüm kuralları ile oynayabiliyordum. Okuldan geldiğimde sıkıntıdan patlamış bir şekilde, elinde iki deste iskambil kağıdı ile beni bekleyen bir annem vardı, anlayın yani. Hatta ben sınav çalışırken, hadi biraz ara ver de 5-10 dakika konken oynayalım derdi. Ben de "milletin annesi çalış der, sen de kumar oynayalım diyorsun" diye takılırdım. Şaka bir yana bunlar annemin beni biraz olsun dersten uzaklaştırmak için yaptığı şeylerdi, biraz kafamı dağıtmak, dinlenmem için. Çünkü ben hırslı ve çalışkandım... Tabi o da sınav öncesi benimle eve kapandığı için sıkılıyordu ve deşarj olmaya ihtiyacı vardı. Evde ise ve beni kandıramzsa kendisi de 5 yaşında konken öğrenmiş ve çok da meraklı olan kuzenimi esir alırdı...

Yazın teyzemlere gittiğimizde durum daha da çekilmez bir hal alırdı.Kız tavlasını hiç öğrenmeden eniştem erkek tavlası öğretmişti ki oynayacak ve daha da önemlisi yenecek bir adam olsun! Kendisi hileyi çok severdi ve zar tutardı. Beni üstüste beş kez mars eder ve mutlu olurdu. Çoluk çocuk saatlerce kağıt oynardık ve çoğu kez bu oyunlar kavgalar ile bağrış çağrış sonuçlanırdı. Ama bir saat sonra hiçbirşey olmamış gibi tekrar masaya oturulurdu. Akşamları büyükler oyunlarına bizi almazdı, biz de kendimizi dışarı atardık. Bir de monopoli tutkumuzun olduğu bir iki yaz geçirdik. Büyükler de bu neşeli oyuna katılır, onlar da eğlenirlerdi. Bu oyunlar da çok gürültülü geçerdi...

Ben ilkokul sondayken annem harika bir komşuya kavuştu: Nükhet teyze... eşi, annesi ve 4 çocuğu ile koca bir aileydiler ve çok eğlencelilerdi. Nükhet teyzenin kendi yaptığı elma şekerlerinin ve gözlemelerin tadı hala damağımda. Nükhet teyze ve annesinin anneme göre harika komşular olmasının nedeni yaptıkları lezzetli gözlemeler değildi, aynı zamanda oyunu seven ve çok tanıdıkları olan tiplerdiler ki annem gibi dışa dönük ve gezenti bir tip için ideallerdi. Nükhet teyze arabasına hepimizi koyar gezdirirdi. Bir gün eve babalardan önce dönmeye çalışırken arabanın freni bozuldu ve bizim bağrışlarımız arasında nasıl durdu bilemiyorum. Çok büyük bir tehlike atlatmıştık ama bu bizi durduramazdı değil mi? Yıllar sonra Nükhet teyze kendi gibi bakımlı ve güzel bir arkadaşıyla kasap dükkanı açtı! Hatta İzmitin yerel bir gazetesinde "manikürlü eller et kesiyor" gibi bir manşetle bunların kokoş resimlerini yayınlamıştı. Aferim valla bir müddet o işi yaptılar, sonra tekrar ev kadınlığına döndü.

Tüm bu ortamların içinde ben oyunları hiç sevemedim. Mecburiyetten de oynasam iki elden sonra sıkılan bir tip oldum: Şu an oğluşla tavla oynarken bile sıkılıyorum. Annem oğluşa da bir iki birşey öğretmiş ama benim gibi bir elden sonra sıkılıyor. Biz okey de oynayamıyoruz mesela.

Annem ne mi yapıyor? Uzun süredir pek oyun oynamıyor. Bıktı herhalde. Arada bir bizi zorlar ama yüz vermeyiz:-P Biraz okey oynarız yazları (ne alakaysa) Öbür annem de konken hastası bu arada. Bir grubu var, arada buluşuyorlar.

Öyle işte... Bu da geçmişten bir demet...

35 Comments:

Blogger Burcu said...

renklercim,aynen anlattığın gibi bir anne ona ek aynı özelliklerde bir baba ve bu ikisinin çocuğu olduğu bu yönüyle kanıtlanmış bir kardeşe sahibim.annemle babam her akşam kağıt oynarlar galiba adı 101. hemde bi görsen çok komiktirler bi defterleri var her sene başında yenisi alınır o ajandanın.tüm oyunları kayıtlıdır.yıl sonunda istatistik açıklanır :)borçlar varsa silinir :P
bir de bi gören olsa borçlar almış başını gitmiş milyarlara ulaşmış. mesela soruyorum neyine oynuosunuz die verdikleri cevaba bak 5 milyarına!duyan da gerçek sayacak. daha zevkli oluyormuş :)maaşına filan oynuolar ama hiç yenenin yenilenden maaşını aldığına şahit olmadım :)
ben hiç anlamam, hiç sevmem, sülalede tekim. bu yüzden galiba benden haz etmiyorlar hahahah :P
çok uzattım öpüyorum

11:09 PM

 
Blogger Alp ve Ege'nin Annesi said...

Cok hos anilar anlattigin...Benim de cocuklugum iskambil kagitlari arasinda gecti. Tek faydasi yillar sonra Isletme Iktisadi Enstitusu'nun sinavinda iskambil kagitlariyla ilgili yetenek sorulari cikti, orada hakikaten ise yaradilar...

11:46 PM

 
Blogger cenebaz said...

Bende hiç hırs yoktur. Benle tavla, iskambil ya da okey oynayan birkaç dakikada sıkılır. Çünkü görev gibi oynarım. Zaten yıllar var tavla oynamadım. Okeyi yazdan yaza, yazlıkta laf olsun diye oynuyorum. İskambili ise en son yeğenim geldiğinde elime aldım. Ona pişti öğrettim, eğlendirmek için.
Çok zevkli yıllar geçirmişsin. Burada olsanız anneni kayınvalidemin konken grubuna alırdık:))

11:54 PM

 
Blogger [ fiкяiмiи iиcє güℓü ] said...

anneciğine selam söyle.. çok güldüm sabah sabah.:)))
eskiden annemle babam da oynarlardı.. hatta babam anneme bayağı bir takı almıştı bu oyunlar sonunda.. ee kumar borcu, namus borcu.:) ben de hiç sevemedim ve beceremem. hele okey mokey hiç anlamam. artık oynatmıyorlar zaten.. neymiş efendim elimdeki perleri bozuyomuşum da.. karşıdakinin beklediği taşı eline veriyomuşum da..

12:08 AM

 
Blogger renkler said...

Sashacığım, benim babam hiç meraklı değildi. O nedenle annemle babamın oynadığını hiç hatırlamam. Yıllık borç silme olayı çok komikmiş:-) Ben de öptüm canım.

1:24 AM

 
Blogger renkler said...

Alp ve Ege'nin annesi, en azından sen faydasını görmüşsün:-) Belki de biz anlamadan faydasını görmüş olabiliriz. O zamanlar benim için eğlenceydi ama şu an çok sıkıyor...

1:26 AM

 
Blogger renkler said...

Cenebazcığım, haklısın bizden sıkılırlar. Ben de hırslı biriyimdir ama tavla, kağıt ve satrançta hiç hırslanmam. Ayda yılda bir eşimle tavla oynarız.Adaya gittiğimizde mutlaka tavla oynarın nedense... Oğluş kırk yılın başı isterse papaz kaçtı oynarız ki annem bundan bile zevk alır!

1:27 AM

 
Blogger renkler said...

İnce Gülcüğüm, demek sen de bendensin. Ne yapalım sıkılıyoruz! Bir de ben sevmiyorum ve çok hırslanmıyorum ya, hep kazanıyorum bu şekilde! Bir gün bize misafirler gelmişti, ben o kadar rahatım, onlar da hırslı, her elde ben kazandım, artık en sonunda elim bitse bile dönüyordum ayıp olmasın diye!

1:29 AM

 
Blogger - said...

Renklercim çok güldüm çok eğlendim harika bir yazı :) Senin annen gibi bir baba var bende. Kendisi 6 kardeşin en küçüğü ve gözbebeğidir. Hala daha babamı ayrı bir severler, şımartırlar. Aynı zamanda bir okey-tavla-kağıt oyunu tutkunudur. Sağolsun çocuklarını da öyle yetiştirdi. Çocukken alır bizi karşısına öğretirdi, bir tek annem ayrı kalırdı. O hiç sevmez. Şimdi benim kocişim de nefret ediyor. Biz kayınvalidem görümcem ben oturp okey oynuyoruz. 4. bulamıyoruz yani. Valla kociş de sevseydi alıp karşıma oynamayı çok isterdim. Özellikle kağıt oyunları favorimdir, 3-5-8 /batak/ 101. Anca İsatnbul'a gidince oynayabiliyorum artık.

Annene bayıldım ya. Benden öpücükler kendisine va sana da tabii...

1:32 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

canikom ,mailine eve gelince baktım.
Bu sefer anladım.:)
sana çok yakışıyor kanımca.:)

1:34 AM

 
Blogger Gamzeli said...

Ayy çok güldün nah alırsınız demelerine...ne güzel anılar, ailece toplanıp oynanan oyunlar benimde çok hoşuma gider, ama kağıt oynamasını bilmem sadece okeyi severim, onda da ablam hilebazlık yapar...

Hayırlı Cumalar canım....

1:44 AM

 
Blogger renkler said...

Kelebekçiğim, beğenmene sevindim. Demek sen seviyorsun okey oynamayı. Keşke ben de zevk alabilseydim:-) Öpücüklerini anneme ileteceğim canım:-)

1:44 AM

 
Blogger renkler said...

Yağmur Damlacıkı, mailimi alabilmene sevindim. Adım mı bana yakışıyor:-)

1:44 AM

 
Blogger renkler said...

Gamzeliciğim, aslında o hileler, kavgalar da tuz ve biberi oyunların. Yoksa hep ciddi olunca iyice sıkıcı oluyor... İyi haftasonları canım.

1:45 AM

 
Blogger Yaz said...

Ne güzel anılar anlattıkların. Benim ailemde oyunlara pek merak yoktu sanırım o yüzden böyle anılarım yok ama okey ve basit kağıt oyunlarının haricinde birçok oyunu eşim öğretti bana. Bunlar tavla, satranç ve bir sürü kağıt oyunları. Benim favorim satranç ama uzun zamandır arkadaşlarla bir araya geldikmi biz bayanlar oyun oynamak istiyoruz beyler sıkılıyor ama yinede kırmamak için oynuyorlar. Öğrettiklerine pişman oldular yani:) özellikle poker ve king oynamak istiyoruz onlarda çok sıkılıyorlar maalesef :) Ben hırs yapanlardanım onuda belirteyim :)

2:13 AM

 
Blogger böğürtlengözün annesi said...

Ne güzel anlatmışsın yaa, masal gibi. Ruhumu dinlendirdin ,sağol..

2:40 AM

 
Blogger loungetime said...

Renkler, inanamıyorum. Çünkü anlattıklarının hepsi benim annemin hikeyesi. Seni o kadar iyi anlıyorum ki Benim annemler de 4 kardeşler ve çocuklukları kağıt oynuyarak geçmiş.
Tam bir kağıt hastası hatta tüm akrabalarında bu var özelliklede halası.
Bu kağıda bakma hile yapma aynen anlattığın gibi. Bütün damatlarına 66 öğretti. Yanlız bizim ki konken oynamıyorum ama haftada 3 kere komşularıyla okey partisi yapıyor. Bir tek ben 66 bilmiyorum diğer oyunları biliyorum tabi Ama o kadar sıkılıyorum ki anlatamam. Annem biz dışardan geldiğimizde eğer işi yoksa hemen kızkardeşimle 66 oynar ve bu yüzden en kıymetli kızı odur.
Birde çok şanslı bütünkomşuları kendisi gibi. Yada öyle olanları buldu. Neyse iyi haftasonları

3:03 AM

 
Blogger renkler said...

Yazcığım, satrancı sevmeyi isterdim aslında. Oğluş meraklı, eşim de onunla çok oynuyor, benimle de oynamak istiyor ama ben çok sıkılıyorum ve kötü oynuyorum. Keşke iyi oynayabilseydim dediğim tek oyun. Sen de hırs yapanlardansan annemin sülalesi ile çok iyi anlaşırsın:-)

3:36 AM

 
Blogger renkler said...

Böğürtlen gözün anneciği, ruhunu dinlendirebildiğime çok sevindim...

3:36 AM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Lounge time, demek annemler benzeşiyor. Benim annem çocukları açısından bu konuda şanssız. Ağabeyim de benim gibidir. Şu anki komşuları arasında da çok oynayan yok.... O nedenle kendini gezmeye ve benim evle uğraşmaya verdi. Evde ne arasam yok, yeri değişmiş durumda!

3:38 AM

 
Blogger KUGUU said...

Ben de hic kagit tavla ok sevmem. Zorla ve bastan pazarlikla ama sadece tek 1 el tamam mi gibi anlasma yaparak oynardim eskiden. Simdi ise hic 1 el bile sabredemiyorum. Sadece ayda yilda bir arada mooduma gore internette tavla oynuyorum. Ama onda bile 1 oynadigim kisiyle pesinden 2. eli oynamam:) Ay icim daraliyor benim ya.

4:04 AM

 
Blogger renkler said...

Kuğucuğum, bizim sorunumuz bu sanırım, içimiz daralıyor! Ben mesela bir yere giderim, uzun süre oturamam, sıkıldığım anda kalkmam lazım! Bazen anneme gittiğimde bile uzun süre duramıyorum, hemen kendimi eve atayım istiyorum...

5:04 AM

 
Blogger huysuz said...

hımm... kanasta severim ben. bi de ohel vardır ki, o da çok zevklidir.

5:12 AM

 
Blogger Damak Tadı said...

Canım,okurken çok güldüm.Ne kadar tatlı anlatmışsın akrabalarını ve aileni.Ben halen gülüyorum ofiste ve üstelik bugün sevkiyat günümüz biraz değişiklik olsun diye bir kaç bloğa bakmak istedim.Bunalmış bir anımda çok iyi geldin bana canım.Senin o güzel ellerine ve gönlüne sağlık..
Bizlerde kesinlikle kağıt oyunu olmazdı.Sadace büyük bir kalabalıkla tombala oynanırdı..))

Canım aklıma gelmişken paylaşmak istediğim anılarım vardı kağıt oyunları üzerine fakat araç geldi ürünlerimiz seyr-i aleme çıkmak için can atıyorlar..Çooook öpüyorum seni tatlım beniiiim..Sen bi'tanemsin benim..)


Sana,ailene ve anneciğine harika bir hafta sonu diliyorum..

Sevgiyle hep renkli kal tatlım..

6:52 AM

 
Blogger PERİLİ KÖŞK said...

annenize bayıldım ,resmen flim gibi anlattıkların,çok güzel anılar bunlar,ama merak etme yalnız değilsin bende oyun sevmem hatta bilmem,konservaturda okurken herkes okul çıkışı okey oynamaya giderken ben hizmetli okulu kapayana kadar keman çalışırdım.kız tavlası ve papz kaçtıdan başka oyun kültürüm yok.Ama senin gibi satranç öğrenmiş olmayı isterdim,çünkü kızlarım babaları bunalınca oynayacak partner arıyor..

9:38 AM

 
Blogger Age35 said...

Bir konkenci annenin kızı da ben !!Ayrıca 3,5,8 oyunu da babamın favorisidir..Bende severim..Yazın her akşam annem ve babam bezik oynar ... Malesef eşiminde hiç mi hiç ilgisi yok bu oyunlara..=(

12:09 PM

 
Blogger uykucu said...

çok eğlenceli bir aileymişsiniz.bende o tür oyunlardan hiç hoşlanmam, ortamı olunca önce bana öğretirler bir kaç el oynar kazanırım aradan 2 gün geçse tekrar unuturum .çocukluğumdan beri tek bildiğim oyun piştiydi bir farkettimki kurallarını bile tam bilmiyormuşum.o konken hastalarınada hayret ederim bir ablam var evi barkı terk edenlerden, gec yarılarına kadar oynar bana öğretmeye çok uğraştı kafam basmadı. zevk işte.

7:26 PM

 
Blogger nimetin.blogspot.com said...

ben aylarca elma şekeri yapmak için uğraştım. her hafta sonu denedim:) hatta nazan pastaneciye sormuş annem yapamıyor diye. pastaneci tarif etmiş geldi bana tarif etti nazan. çok utandim:)) ama yine de yapamadım. yapana da hayranım vallahi:)

nimet

6:10 AM

 
Blogger renkler said...

Huysuz ve Tatlıcığım, o oyunları hiç duymadım ama zevk alabiliyorsan ne güzel...

11:40 PM

 
Blogger renkler said...

Gülcüğüm, seni biraz olsun mutlu edebildiysem ne güzel... Sıkıcı iş hayatında küçük, mutluluk verici aralar ne kadar iyi geliyor... Haftasonum fena geçmedi Allahtan... Umarım seninki iyi geçmiştir. Çok öpüyorum, iyi bir hafta diliyorum canım.

11:45 PM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Perili Köşk, teşekkür ederim. Evet renkli anılarım var. Ama ne yazıkki kuzenler, teysemler hep bir yere dağılmış durumda ve yıllardır görüşemediğim kuzenlerim var. Bazen o günleri çok özlüyorum...

11:49 PM

 
Blogger renkler said...

Ageciğim, sende ters tepki yapmamış yani:-) Ne güzel...

11:50 PM

 
Blogger renkler said...

Figenciğim, aslında eğlencelik oynandığı taktirde bir zararı yok tabi ama öyle gece yarılarına kadar oynamak aile hayatını bozar. Babam ileride bunun olabileceğinden korkmuş olmalı ki baştan tavrını koymuş...

11:56 PM

 
Blogger renkler said...

Nimetçiğim, Nükhet teyzenin yaptıkları pastahanelerdekilerden çok daha iyiydi bence. Annem de hiç merak edip sormamış nasıl yaptın diye. Sonsuza kadar Nükhet teyzenin elma şekerleri hayatımızda olacağını sanmış herhalde:-)

11:57 PM

 
Anonymous Anonymous said...

Your blog keeps getting better and better! Your older articles are not as good as newer ones you have a lot more creativity and originality now keep it up!

4:45 AM

 

Post a Comment

<< Home