Wednesday, May 30, 2007

İşyerinde kimler kiminle yemeğe çıkar dersi!!!

Dünkü yazımı yazaken eski iş yerimde o zamanki müdürümle aramızda geçen bir diyalog (aslında monologdu sanırım) aklıma geldi...

Şimdi efendim, üniversite bitince yükseğini yapmaya karar verdim. İTÜ de mimarlık tarihi kürsüsünü tercih ettim ve sınavı kazanarak buraya başladım. Tez hazırladığım sene artık çalışmanın vakti geldiğine karar verdim çünkü dersler üniversitede olduğu gibi yoğun değildi ve ev kızı görünümüne girmiştim. Evde kalmak ne kadar tatlı da olsa hayata erken başlamanın büyük bir önemi vardı.

Neyse, bizim çevremizde o sıralar milletvekili ve üstelik mimar- milletvekili akrabalar, bol tanıdık vs olmasına rağmen onların nedense senden bir alacağı yoksa işini asla yapmayan kişiler olduklarını bildiğim için iş başa düştü dedim kendi kendime, kimseye minnet etmeden kendi işimi kendim bulayım dedim. Bunun kolay olmadığını biliyordum ama nasılsa tezimi yapıyordum o yıl, yani çok da acelem yoktu... Gazetelerdeki iş ilanlarından birinde autocad öğretilecektir, deneyimsiz, yeni mezun özellikleri ile yazılmış ama mimar aransa da mimari açıdan çok alışılmış olmayan bir sektörde tanınmış bir firmanın ilanını gördüm. O sıralarda da nişanlıyım... Hadi bir başvurayım, hiç olmazsa Autocad öğrenirim dedim.

İş ilanı için orayı aradığımda çok tatlı bir sekreter sesi bana randevu verdi. N. benim sonradan çok candan dostum da oldu. Hayatımda tanıdığım en güleryüzlü sekreterdi O... Neyse, departman bölümü müdürü bayan ile görüştük, üstelik görüşmeye annemle gitmişim! Sonradan bunun benim için olumlu bir durum olduğunu, bunun hoşlarına gittiğini öğrendim. Ters de tepebilirdi... Ama annem bilmediği yere kıymetli kızını bırakır mı! Müdüre bilgisayar programını öğrenmeyi çok istediğimi, değişik ve alışılmadık bir sektörü öğrenmeyi de çok istediğimi belirttim ki bunlar da olumlu olmuş.

İnanılmaz bir şekilde işe alındım, Allahın şanslı kuluydum... O gün bugündür aynı sektördeyim...

Şimdi aslında konumuz çok farklı, anlatacağım bu değildi ama beni bilirsiniz.

Beni işe alan müdürümüz aslında iyi sayılırdı. Aslına bakarsınız bizimle iş konusunda hiç ilgilenmezdi. Yani işleri bizler götürüyorduk, ne yaptığımızı bilmezdi bile. Bu ne kadar doğru bilmiyorum. Şu an ben de müdürüm ama ne ayrı oda istiyorum, ne de yapılanlardan uzak kalmak. Kim ne yapıyor biliyorum, problemleri takip ediyor ve hemen müdehale ediyorum. Öyle böyle işler yürüyordu sonuçta...

O işyerinde o kadar arkadaşım vardı ki, aile gibiydik. Öğle yemeklerine hep aynı kişiler ile çıkmazdım. Değişik kişi ve gruplar ile çıkardım. Bu sekreter de olabilirdi, muhasebedekiler de, şefler de ve bazen müdürler de... Fakat bir kez bile kendi müdürümle çıkmadım, çünkü o hep kendi ayarındakiler ile çıkardı. Bir gün, herhalde beni gözlemiş, yanına çağırdı. Bana: "Hep kendi ayarındaki kişiler ile yemeğe çık, yanında çalışanlar ile, sekreterler ile, stajerler ile yemeğe çıkma" diye nasihat etti!!!. Ben bişey demedim tabi, şimdi olsa derim ama o kadar genç ve çaylağım ki! Peki dediklerine uydum mu? Tabi ki de hayır:-) Ne alaka ya!

Eğer aradaki mesafeyi gerektiği gibi koruyabilirseniz herkes ile iletişim kurmakta, insanların hayatını öğrenmekte, sorunlarını bilmekte bir problem yok diye düşünüyorum... Ama benim yaklaşımımı suistimal ederlerse de anında kendimi çekerim, o kadar da sertimdir sırasında...

Türkiye'de ne yazık ki üst yönetimde hep o kadınınki gibi bir yaklaşım var! Ben öyle olamadım hiç. Bunun bana birşey kaybettirdiğine inanmıyorum, aksine Melek gibi beni hala arayan o kadar kişi var ki! Hatta bir asistanım vardı, benden sadece 8 yaş küçük olmasına rağmen ona kızım diye takılırdım. Burada çalışmaya başladığımda bana çiçek yollamış, kartta "kızınızdan..." yazıyordu...

Kibir hoş bir duygu değil... Hepimiz eşitiz. Banim için insanın iyiliği önemli. Çaycı bile insan, bana çay getirdiğinde teşekkür etmek, arada çocuklarını sormak beni küçültmez. İnsanları bazen anlamıyorum. O kadını da hiç anlamamıştım o anda. Ve sonrasında da...

Bugün benim için önemli bir gün. İnşallah iyi geçer Allahım... İnşallah yarın mutlu olarak karşınıza çıkarım arkadaşlarım...

14 Comments:

Blogger Gamzeli said...

Ne güzel anlatmışsın, hakikaten keşke bunları okusalar...

Allah bile kullarını ayırt etmemiş hep insanları bir yerde toplamış biz neden kibirlilik yapıp insanlardan uzaklaşalım olacak işmi çok günah burnumuz havada gezmeyelim, mutlaka birgün o burun aşağıya iniyor...

1:00 AM

 
Blogger [ fiкяiмiи iиcє güℓü ] said...

Herşey gelip geçici.. insan bu gün ne olduğunu bilir de, yarın ne olacağını kimse bilemez. Yine sen en güzelini yapmışsın. Kibirden kimseye bir fayda gelmiyor.:))

1:22 AM

 
Blogger Damak Tadı said...

Gamzeli çok güzel yorumlamış gönlüne sağlık sevgili Gamzeli.Tebrikler!!
Renkler'ciğim,ben biliyordum senin çok ince düşünceli olduğunu..Ben çaycımızla,şöförümüzle,temizlikçimizle hepsiyle oturup yemekde yerim işlerinide elimden geliyorsa hallederim.İnan bir tarafımdan bu zamana kadar bişey eksilmedi..Bu tür kişilikleri anlayamıyorum,anlamda veremiyorum.
Bazı kişilere yalnız fazla geliyor ve bunu kaldıramıyor,buna da dikkat etmek gerek kimseyi incitmeden kırmadan..))
Teşekkürler güzel davranışlarından dolayı..

Anneciğine hürmetler..


Sevgiyle kalın

2:02 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

canım benim,doğru olanı tabi ki senin yaptığın.
ben de hani "aa yazıyı silmemiş,taslağa atmış bloger" dediğim yazı vardı ya.
tam da bu konuydu,kibir benlik gütme.
seni okudum,gittim onu yayınladım.:)
sevgilerimle.

3:03 AM

 
Blogger cenebaz said...

Renklercim, çalışma hayatımda memurken müdür ve amirlerimizle hep yemeğe gittik, ben müdür oldum yine en alttan en üste herkesle yemeğe gittim. Dediğin gibi insanlarla yakın olmak, onların iç dünyaları, sorunları ile ilgilenmek onlarla yakınlaştırıyor insanı. Emekli olalı 3 sene bitti, hala bayram, d.günü, yılbaşı, kandil, anneler günü ararlar beni. Üstelik bunların içinde benimle yalnızca 1 sene çalışmış insanlar bile var. İnsan olan insanca muamele hakediyor. Mevkiler geçici ama dostluklar kalıcı.

3:15 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

Oy dualarım seninle. İnşallah haberler çoook güzeldir.istediğin gibiolsun.:)

4:07 AM

 
Blogger renkler said...

Gamzeliciğim, o tip insanları kimsenin seveceğini sanmıyorum zaten. Gerçi müdürüm kötü bir insan değildi, herkese nazik davranırdı ama ast üst ilişkisini önemserdi işte... Bana iyiliği de dokunmuştur. Maaş zamanları bizi kollardı...

4:49 AM

 
Blogger Lighter-N said...

This comment has been removed by the author.

4:50 AM

 
Blogger renkler said...

İncecik gülcüğüm, şu miniminnacık hayatta ne kadar insan tanır, ne kadar sevilirsek o kadar iyi değil mi?

4:55 AM

 
Blogger renkler said...

Gülcüğüm, senin ne kadar ince ve iyi bir insan olduğunu biliyorum... İnsanlara iyi davranmak bizi incitmez. Kendine çok iyi bak canım, öptüm...

4:56 AM

 
Blogger renkler said...

Yağmur Damlacıkım, aynı şeyleri düşünmüşüz demek ki:-) Duan için sağol. O dediğim olay ne olumlu, ne olumsuz geçti, offf... Neyse buna da Allah'a şükür...

4:57 AM

 
Blogger renkler said...

Çenebazcığım ne mutlu sana, çok sevilmişsin. Ben buraya gelmeden 4 ay bir firmada çalıştım, oradan bile hala ararlar. Yalnız bu firmada insan ilişkileri buz gibi olduğu için bir iki kişi dışında samimi olduğum yok. Zaten gereksiz insanlar ile asla arkadaş olmam. Bu kibir değil tabi, sadece bana zarar verecek riyakar insanlardan uzak duruyorum...

5:00 AM

 
Blogger KUGUU said...

Bugunun istedigin gibi sonuclanir insallah RENKLERcgm.

6:51 AM

 
Blogger renkler said...

Kuğucuğum, günüm nötr geçti. Ne iyi ne kötü, gerçi ona da Şükür...

7:41 AM

 

Post a Comment

<< Home