Bulutluluk özlemi...
Sevgili arkadaşımız Ankaralı Nimet'in (Ankaralı Turgut gibi oldu yahu) bana yazdığı yorum ile birden Ankara'daki susuzluk aklıma geldi. Haberlerde bu konu ile ilgili haberleri izlerken bile yüreğim fenalaşıyor. Zaten haber kanallarını değiştirip Home TV ye geçmek benim kaçış yöntemim olumsuzluklardan... Fakat kaçılamayacak şeyler vardır. İnsanların sefaleti bunların başındadır. Ve susuzluk da bir nevi sefalettir bana göre...
Üniversiteye başladığım yıl Beşiktaşta oturuyordu. O sene su kesintileri başladı. Hem de ne kesinti! Bir başlıyor, üç gün sürüyor, bir gün akıyor. Bize bir program verilmiş, Allahtan ona genelde uyuluyor. Apartmanın deposu da yok! O sene annemin çilesini hiç unutmam. Temizliğe düşkün bir ev kadınının çilesi biz çocuk ve gençlerden daha fazlaydı tabi. Sular kazanlara, kap kacaklara, leğenlere, işte ne bulunursa boş doldurulurdu. Sonra işkence başlardı.
Bir genç kız olarak her gün yıkanmak isterdim tabiki. Özellikle de saçlar önemliydi. Saç iki kez şampuanlanıp kremlenmezse olmazdı. Annem suyu ölçülü ısıtır ve dökme usülü yıkardık saçlarımızı. Ama öyle de ne zor olurdu... Yıkanmayı bırak tuvalete girmek bile başlı başına bir sorundu.
Beşiktaştaki evimizin karşısında çok garip bir cami vardı. Bu caminin ilginçliği bir apartmanın ltında olmasıydı. Ve sıkı durun, minaresi de apartmanın en üzerindeydi. Bu camiyi bizim aynı zamanda laz olan müteahhid komşumuz yapmış zamanında... Adı Yeraltı Camisiydi. Oralarda bilinirdi. Hatta bize ilk defa gelecek İzmitli bir tanıdık evi ararke "yerebatan Cami" diye aramış, hiç kimse de "ya teyze çarpılacaksın, o cami yerebatan değil yeraltı cami dememiş, hemen yolu göstermişler"
Neyse bu caminin suyu hiç kesilmezdi. Zavallı annecikim abim yoksa iner kova kova su taşırdı buradan. Resmen köyde gibiydik gördüğünüz gibi.
Bir de şöyle bir anım var. Yine suların aktığı bir gün tüm kap kacakları doldurmuşuz. Ama hepsini harcamadan uzun birtatile çıktık. Bir ay kadar sonra eve geldik. Banyodaki kazanın içinde bir hareket farkettim. Bir baktım ki küçücük bir lavra dolaşıyor. Yani bilin ki musluklardan akan sular ile kurbağa yumurtaları bile gelebiliyor. Iyyy iğrenmiştim. Hemen döktük...
Ankaralı arkadaşlar, neler yapıyorsunuz. Yakında bizim de başımıza gelebilir Allah korusun. Allah hepinize yardım etsin. Allahım bol yağmurlar versin. Biz bu dünyayı batıran kullarını affetsin...
22 Comments:
RENKLERcgm senin bir abin mi var?
11:47 PM
Amin Renklercim amin,İnşallah biran önce yağmur yağarda,suzuzlukta kurtuluruz.
Bende düşünüce çok üzülüyorum yaa
napıcaz sular kesilince,nasıl alışıcaz.Dediğin gibi tam bir sefalet.Allah Ankaralıların yardımcısı olsun.
Birde balkonlardan sarkıtılan halıları gördükçe nasıl sinir oluyorum anlatamam,inşallah yıkamamışlardır,silmişlerdir diye geçiriyorum içimden.
11:47 PM
Allah yardımcımız olsun. Ankaralı arkadaşlarımız gerçekten zor durumda. Sonrası İstanbul ve diğer illerde sırada. Böyle devam ederse işimiz zor. Rabbim bol yağmur versin. Çocuklarımız için çok endişeliyim.:((
12:02 AM
Ah Renklercim bende bu konuda çok dertliyim zira o kadar duyarsız ki insanlarımız hala şaldur şuldur araba da yıkıyolar halı da.ben geçen 3 kere uyardığım yan apartmanın kapıcısını belediyeye şikayet ettim .Onlar da zabıta karakoluna yönlendirdiler.üşenmedim aradım anlattım ama bilmem artık admaı uyardılar mı.Gerçi sonradan bir daha görmedim ama Aslı geçen dedi gece geç saatte su sesi geliyodu baktım adam bahçe suluyodu dedi.suçüstü olursa direk para cezası kesiyolarmış.
Kardeşim (İzmir'de onlar)ufaklığı yıkadığı suyla balkonunu yıkıyomuş acaip hoşuma gitti.Gerçekten biraz herkes dikkat etse bile faysası olacak.Elektrik bile olmasa daha kolay yaşarım da su felaket..dediğin gibi sefalet.Yıl 2007 başkentimizde su yok:(
12:14 AM
Çok zor günlermiş öyle değil mi? Dünyayı bu hale biz getirdik utanmadan hala da devam ediyoruz. Hala şakır şukur halı ve araba yıkayanlar var. Arbam halım temiz olsun da küresel müresel, susuzluk musuzluk vız gelir diyor millet. Bu duyarsızlık deli ediyor beni. E hangi konu da duyarlıyız da bu konularda olalım. Susuzluktan bu yaz doğru düzgün sebze meyve bile yok. Çocuklarımıza üzülüyorum...
1:05 AM
Canım sana mailattım.:)
ya israf haram zaten. bu tedbirleri bu zamana mı bırakmamız gerekiyordu??
Allah'ım bizi su nimetinden her zaman için mahrum bırakmasın. bu konudaki duamı başka zaman yazarım inşallah.
neyi merak ettiiim.annen taşırken sen neden yardım etmiyorduun??
:))))
bir de var ya,alt yazıdaki bilgi çok işime yarayacak.çünkü ben çayın yanında bile su içerim.su içmem meşhurdur yani.
amaan kız istemeye gittiğimde demek ki kahveden sonra su içmeyeyim. kahve çok çirkin olsa bile.:))
1:15 AM
tekrar mail attım.:)
1:53 AM
Kuğucum, tabi:-) Hem de yakışıklıdır da:-) Ama çok anlaşamayız: O nedenle yazılarımda çok göremezsin onu... Bir kez evleneceği kız ve ailesinin bize ilk ziyaretlerini anlatmıştım ama:-)Aslında o kadar da çok anımız var. Ama ilginçtir ki hiç anlatmamışım. Bir de o üniversiteye başlar başlamaz ayrı eve geçti, 23 yaşında da evlendi filan... Çocukluğumuz haricinde çok yakın olamadık.
2:12 AM
Mutlu ve umutlucuğum, bizim araba imdat çığlığı atmadıkça yıkamıyoruz zavallıyı:-) Bir de kir gsteriyor. Geçen eşim yıkatmış, haberim yok, arabayı garajda arıyorum bulamıyorum. En sonunda temiz, pırıl pırıl buldum. Ya ne güzel arabaymış be dedim:-)
2:14 AM
İnce Gülcüğüm. Ben torunlarımızı ve onların çocuklarını da düşünüyorum. Onlar daha da zor yaşayacaklar. Aslında kısa hikayem bununla da ilgili. Yarın evdeyim. Havuz başında yazayım biraz bari...
2:15 AM
Sevgili girls on blogcuğum, aslında ben evde olsam daha durum vahimleşirdi:-) Şu temizlik takıntımdan dolayı. Habire su akıtırdım. Ama ben de dikkatli oluyorum şaka bir yana. Hatta yumurta haşladığım suyu saksılara döküyorum. Bitkilere faydalı da... Sonra banyoda oyalanmıyorum. Eskiden sıcaklığı bozulmasın diye kafamı şampuanlarken suyu açık bırakırdımi şimdi yapmıyorum. Bulaşık makinasını tamamen dolduruyorum. Yapabileceğimi yapıyorum işte...
2:17 AM
Handeciğim, halıların o kadar sık yıkanmasını anlamıyorum zaten. Temizlik hayranı olsam sık yıkanmasına gerek görmüyorum. halıları silerim genelde. Doğru deterjanlar ile tertemiz oluyor, üzerine de güzel bir süpürge... Yani ne öyle şakır şukur her dakika...
Zaten biz halı yıkasak, balkona assak hemen site güvenliği kapıya dayanır, görüntüyü bozuyorsunuz diye. Önemli olan görüntü zaten:-)
2:19 AM
Yağmur damlacıkım, kahve demişken: abimin sözlüsünün ailesi ile bize ilk ziyaret ettiği gün ile ilgili yazımı okumuşmuydun? 11 Ekimdeki yazım ama hep o konu ile ilgili değil. Kahve ile ilgili bir anım var... İstersen bi oku.
Sen kızı beğenmezsen, ne bileyim o anda bir pürüzünü görürsen içersin suyu canım... Hemen verecekmiyiz oğlumuzu öyle.
2:24 AM
Kuğuuuuuu... Ağabeyim ile ilgili bir yazı 11 Ekimde var...
2:25 AM
Amin canım, umarım ki allahım bizi bu durumdan kurtarır..ben ilkokula giderken yani 1993 de de yazın sular çok kesilmişti hep su alırları annemle babam bidonlarla ne zor oluyor yaaa...
4:24 AM
YEREBATAN TEYZEYE DE,LAZ MÜTEAHHİTE DE ÇOK GÜLDÜM YAHU :)))KAHKAHA ATTIM KISA ÇAPLI İŞYERİNDE.YURDUM İNSANI :)MİNAREDE APARTMANIN TEPESİNDE ÇOK HOŞ DURUYORDUR CİDDEN :)
5:55 AM
Gamzeliciğim, hele şimdi insanlar iyice olması gerekli olan konfora alışmış durumda. Şimdi daha da zorlanırız. Allah korusun.
7:31 AM
Sevgili kakaolu sevgi. Azıcık da olsa mutlu ettiğime sevindim. Biz de ilk gördüğümüzde şok olmuştuk. Ama sonra alışıyor insan:-)
7:32 AM
Allah hepimizin yardımcısı olsun.Ankara'lı arkadaşlar çok zor durumda Allah yardımcıları olsun.Burada da kısmi kesilmeler başladı.Sabah işe giderken radyo da dinledim.Naparız ne ederiz bilmiyorum.Yakında deniz kenarlarında hep birlikte buluşuruz diye düşünüyorum.(( Öpüyorum canım seni..Sevgiler.
7:41 AM
Gülcüm, Gülcüm, Gülcüm, ne yaparız bilmem ama en azından deniz kenarında beraber eğleniriz:-) Öptüm...
7:51 AM
:)ok canim.
9:46 AM
hahahah.okuduuum.:)
ve evet haklısın.:) kız evi çok kıllık yaparsa içerim suyu.:)
10:02 AM
Post a Comment
<< Home