İklimler...
Günler hızla geçiyor diyerek klişe bir cümle ile başlıyorum yazıma. Yaz daha yeni geldi gibi geliyor ama Ağustosu da yarıladık. Eskiler Ağustosun yarısı yaz, yarısı kış demezler miydi? Hani nerede kış, nerede yağmurlar, nerede ince hırkalarımız? Yazın uzaması aslında güzel ama dünyanın ulaştığı son durum düşünülünce miğdeler bulanıyor.
İngiliz bilimadamları (pardon bilim insanları, yeni trend bu...) önümüzdeki iki yılın aynen bu sene olduğu gibi geçeceğini, 2009 dan itibaren ise sıcaklığın hızlı bir ivme ile yükseleceğini söylüyorlarmış. Bu korkunç! Demek ki dünyanın sonu tahmin ettiğimizden daha yakın. İnsanlık bu sene çok çabuk bir şekilde değişen iklimler il acı gerçeği farketti ne yzık ki...
Bu sıralar eşimle DVD film izlemediğimiz ve balkonda vatan millet kurtarmadığımız sıralarda National Geographic kanalını izliyoruz Televizyonda. Süper bir kanal... Geçen izlediğimiz bir belgeselde dünyadaki zehirli atıklar, suların kirlenmesi ve iklimsel şartların değişmesi ile ilgili olarak hayvanlardaki değişimler anlatılıyordu. Mesela Afrika kurbağalarının erkekleri dişileşiyormuş ve üreme organlarında meydana gelen bir sorun yüzünden sürekli dişi kurbağalar doğuyormuş. Erkek üremediği için nesilleri tehlikedeymiş. Bunun nedenini aramışlar ve bulmuşlar. Mısır tarlalarında kullanılan ilaçlar nedeni ile oluyormuş.
Kanada açıklarında yaşayan beyaz balinaların da nesli tükenmek üzereymiş. Kanadada denize atılan atıklar nedeni ile. Akıntı ile direkt onların yaşadığı yerlere geliyormuş atıklar. Ve bu hayvanlar en çok kanser olan hayvan türüymüş.
Bilmem anlatabiliyor muyum? Hayvanların yaşadıkları hasarlar biz insanlarda ne düzeyde? Eskiden bu kadar kanser oluyor muydu acaba?
Neyse, sevimsiz konular bunlar...Alice TV de ise Alp dağlarında peynir üreten köyleri anlatıyorlardı. Doğa nasıl harika bir görseniz. Yağmur yağmış, etraf mis gibi (koklamadım tabi ama tahmin ediyorum) Peynir üreticisi konuşuyor o anda. Adamın yanaklar kığkırmızı. Heidi çizgifilmindeki tipler gibi aynen. Sağlık fışkırıyor. Sabah yüzüme baktım. Renksizlik ve yorgunluk gördüm. Makyajla bile toparlanamaz gibi görülüyordu. Aylardır ilk kez fondoten sürdüm. İyi geldi. Cilt hemen porselenleşti. Pembe allığım da sağlıklı görünüm verdi. Moralim de yerine geldi... Adamları nasıl kıskandım. Acaba oralarda minik ve yemyeşil bir köyde peynir üretseydim, sabahın ilk ışıklarında kendi işime koyulsaydım, doğa ile iç içie... Daha mı mutlu olurdum? Daha sağlıklı olacağım kesin:-)
Sağlıklı ve mutlu bir gün diliyorum hepimize. Fakat çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini düşünmeden de yapamıyorum...
22 Comments:
Renklercim, bu konuyu düşünmediğim, endişelenmediğim bir gün bile yok. Dünyanın sonu hızla yaklaşırken, yaşadıklarımızın yaşayacaklarımızın yanında hafif kalacağını bilerek, çocuklarımızın geleceği böyle meçhule doğru giderken, elimiz kolumuz bağlı, çaresizce beklemek çok kötü.:((
Köye gittiğimde, oradaki insanların yanaklarının ne kadar pempe olduğunu gördüğümde, ben de hep "hadi gel köyümüze geri dönelim.. " türküsünü söylüyorum ama.:))
11:33 PM
ah ah renklercim ah...
11:37 PM
Ben köyde yaşamanında şehirde yaşamanında güzellikleri olduğunu düşünüyorum Renkler. Şehirde yaşamak sürekli tüketimi beraberinde getiriyor sadece. Biraz daha dikkatli olursak ve çocuklarımızı bilinçli yetiştirirsek, çocuklarımızın bize emaneti olan bu toprakları, bir sonraki nesile, çok çok daha iyi konumda teslim edebiliriz.
Bu arada National Geographic' in programlarını bizde severek izliyoruz, doğada ne tuhaf dengeler var değil mi?
Bence olur :)
11:50 PM
Bende çocuklarımızı,torunlarımızı düşünüyorum.Dünyadaki değişim korkutuyor benide,bazen çocuk sahibi olmalımıyım gerçekten diye soruyorum kendi kendime.
Artık yediğimiz hiçbirşeyin hayrı yok.Tohum fabrikalarının çoğu genetiğiyle oynanmış tohum üretiyor.Çiftçilerde ürettikleri ürünlere hastalık gelmesin diye bunları kullanıyor.İşte sonuç...
11:52 PM
Bende çok endişeliyim bu sebepten ötürü, resmen kendi ellerimizle sonumuzu hazırlıyoruz ve ben çok korkuyorum:(
1:50 AM
daha bunlar ne? diyeceğim.aaah ah...
ama sen ve ben kesin şöyle bizim köyde iş kuralım.
sen orada olmaktan artık bıkmışsın. ben öyle anlıyorum.:)
ve O filmi aldım bende,evde var.:)
Çok beğenmiştim. Allah'ım rahmet etsin o adamcağıza.
2:09 AM
Ben de çok endişeleniyorum Renkler ciğim. En çok da çocuklarımız için. Dünyayı bu hale bizler getirdik. Etki tepki meselesi. Atalarımız boşa dememiş "ne ekersen onu biçersin" diye. ne kadar doğru...
Ay küçükken ben de hep o Alp lerde yaşamanın hayalini kurardım. Heidi nin köyü o kadar hoşuma giderdi ki... Kimbilir belki de daha mutlu olurduk...
2:13 AM
İnce Gülcüküm, köyüm olsa belki geri dönerdim. Ama ne köy kaldı, ne de kasaba. Baba tarafım çok çok eskiden Giresundan İstanbul'a gelmiş. Oralarda da kimsecikler kalmamış veya kopmuşlar. Babam da hiç gitmemiş oralara. Annemin de bir köyü yok... Doğası güzel bir yerlere gitmek istiyorum. Yemyeşil, temiz hava bol gıda:-) Kiloma kilo katmak istiyorum dermişim:-)
2:41 AM
Değil mi ama sardunyacığım? Bu arada buluttan kuşa bayıldım. Çok güzel yakalamışsın.
2:43 AM
Sevgili çocuk gibiciğim, haklısın. Sonuçta şehir hayatına alışınca köy hayatı bir yerden sonra sıkabilir. Ama en azından arada gidebileceğim bir köyümün olmasını isterdim...
2:45 AM
Haklısın Mutlu ve Umutlucuğum, yediğimiz hiç bir şey tamamen doğal değil. Organik gıdalara ulaşmak da hem kolay değil hem de herkesin karşılayamayacağı kadar pahalı. Oysa herkesin hakkı doğal yiyecekler yiyebilmek... Çocukluğumun tereyağlarının tadını özlüyorum ben...
2:46 AM
Sevgili Emre, haklısın. Bizden sonrasını düşünmeden hareket ettik hep. Ve en son 100 yılda, belki sadece 20-30 yılda dünyayı bitirdik.
2:47 AM
Damlacık, olabilir valla. Ne iş kurabiliriz? Bana uyar. Zaten sıkıldım haklısın... Ama çalışmayı da seviyorum. Asıl sıkıntım iş değil, insanlar...
2:48 AM
Handeciğim, ne sevimliydi Heidi değil mi? Dedesi kuzinede ekmek ısıtır ve üzerine peynir koyardı ya ne özenirdim, annemden aynısını isterdim. O sıra dedemlere köy ekmeği gelirdi bir yerlerden, annem kızartır ve aynen oradaki gibi peynir koyardı:-) Hatta sevmediğim halde süt de içerdim onunla beraber:-)
2:50 AM
Renkler'cim,BU OLAYLARIN HEPSİ İNSANIN MORALİNİ BOZUYOR AMA ENGELLENEBİLİNİYOR MU?HAYIR.GİRDİK BİR ALAMETİN İÇİNE;GİDİYORUZ.ALLAH SONUMUZU HAYIR ETSİN.
BİZ DE 11 DVD LİK BİR BELGESEL İZLEMEYE BAŞALDIK.DÜNYANIN HER BÖLÜMÜNÜ GÖSTERİYOR DVD'LERİN HERBİRİ.OVALAR,DAĞLAR,DENİZLER,BUZULLAR GİBİ.TAM ARŞİVLİK.DAHA HEPSİNİ BİTİREMEDİK AMA BEN OVALARDAN BİLE BÜYÜLENEBİLECEĞİMİ ZANNETMİYORUM İZLEYENE KADAR.DÜNYADA O KADAR UCSUZ BUCAKSIZ OVALAR VAR Kİ,GÖZLERİME İNANAMADIM.MÜKEMMEL.TROPİK ORMANLARDA ÖLE HARİKA RENKLİ KUŞ ÇEŞİTLERİ VAR Kİ,DANS EDİYORLAR VE ONLARIN DANSINI İNSANOĞLU GÖRMÜYOR.
VEEEEE BİZE BAHŞEDİLEN BU DÜNYAYI MAHVEDİYORUZ.ALLAH'IM ..... :(
2:52 AM
Offf Offff. Aynı şeyi ben de yazdım bugün. Çok korkuyorum. Sanırım çocuk yapmayacağım. 2009 dan sonra daha da bir hızlanacakmış demek, yandık desene. Çok üzücü, işin kötüsü artık istediğimiz kadar önlem alalım önlemler için çok geç olması. Dünya yok oluş sürecine girmiş ve bunun geri dönüşü yokmuş.
Düşünmek istemiyorum...
4:21 AM
yeryüzünde milyarlarca insan var ve herbiri hergün birsürü zehirli zehirsiz atık vs.bırakıyor,sürekli bir tahribat var ,doğayı korumaya çalışan ve yıktığını yerine koyansa yalnızca bir avuç insan bence dünyamız çoktan elden gittiydi iyi bile dayandı.
Maddi gücü elinde olan ülke ve insanlar herşeyin sahibi gibi görüyor kendini ama hala bir şeyler yapan yok....yaygara koparmaktan başka...
4:34 AM
renkelrciğim dünyanıın sonunun gleceğini düşünmek .........[[[[
biz sonumuzu kendimiz hazılrıyoruz yıllardır bilim adamalaraı söyleyip durdular bizmkisi bile bile lades oluyor
doğaya bu kadar zarar verirsen ellbette intkmını alacak hepimz için hayırlısı olsun insallah söyllenenler gibi olma z hala durumun ciddiyetinin farkında olmk istemeyn ve luzumsuzca su tüketmekte olna milyonlraca insan vra
5:10 AM
Çok kötü oldum yazını okuyunca, Gerçekten iklimler değişti, sular bi var bir yok, yağmur yok...Toplu ölümler çoğaldı, yakınlar çoğaldı durmak bilmiyor, allah'ım acısın bizlere ve evlatlarımıza...
6:37 AM
merhebe ben filiz amerikada yasiyorum ama turkiyeyi haberlerden izledikce icim kan agliyo NASA DAN gelen aciklamaya gore turkiye 30 yil sonra tamamen collesecekmis inanamiyorum hersey yetmezmis gibi ormanlarimiz kul oluyo burda hic boyle bir sorun yok en uzun yagmur yagmadigi gun sayisi bir haftayi gecmez haftada mutlaka iki gun yagis var cunku her yer agac evleri bile yaparken dogaya hic dokunmamislar ormanin icerisinde oturuyoruz...NE OLACAK HALIMIZ....
11:35 AM
tabiki eşimin hayaline katılıp,koyun ve köpek yetiştireceğiz.:)
hazır doktorları da var.:)
bizde o sütlerden çeşit çeşit peynir yapacağız.
cheesecake,apple pie yapacağız.
beni de kendine benzettin.ingilizcesini yazdım.:)
bir de ağaç evimiz olacak. tavanarası benim diye kavga edeceğiz.
eh bu yaptıklarımızı pazarlar satarız işte,ok mi? :))))
1:24 PM
tabi cins köpek yavruları da satılık.:)))
atımız da olur.:)
1:24 PM
Post a Comment
<< Home