Tuesday, September 11, 2007

12 Eylül, Bloğumun birinci yılı:-)


Merhabaaaaaa. Bugün benim için özel bir gün. Çünkü bloğumun birinci yılı doldu... Bloğum bir yaşında artık. Ne kadar çabuk geçmiş zaman. Sabah düşündüm, neler paylaştık beraber. Sevinçlerimi, üzüntülerimi, çocukluğumu, mutluluklarımı, hastalıklarımı, anılarımı, annem,, babamı, oğluşumu, ailemi, yaşadıklarımı, RENKLERİMİ paylaştım sizlerle. Ne güzel...


İnşalllah uzun yıllar beraber oluruz ve geleceğimize güzel anılar bırakırız. Düşünün. Yirmi otuz yıl sonra anneanne, babaanne olmuşuz, hala birbirimizle yazışıyoruz... Hala paylaşıyoruz, hala birbirimize yardım ediyoruz. Biliyoruz ki yalnız değiliz... Ve en önemlisi geçmişimizi okuyoruz. Eminim o zaman da diyeceğimiz şu olacak: Ne kadar çabuk geçti zaman...



Bu gün size geçen yıl Ekim ayında yazdığım bir postumu yayınlayacağım. Dünkü postumda kokulardan bahsetmiştik ya... Ben de annemin günlerindeki kokuyu anlatmıştım. Hadi nostaljiyi daha da derinleştirelim ve eski günleri anımsayalım:


NEREDE ESKİ "GÜN"LER:

"Çocukluğum çok güzel geçmişti. O günleri özlemle anarım. Ama yukarıdaki başlıkta özlem duyduğum "gün" bu değil. Günü ikinci anlamında kullandım. Hani kadınlar birinde toplanır, bol bol yenilir, içilir, sohbet edilir, kaynatılır ya işte o günlerden:-)Annemin günlerini unutamam. Annem çalışan bir kadındı ama öğretmen olması, o zamanlar çift "tedrisat" eğitimin olması nedeniyle ya sabahları ya da öğlenleri boş olması ve yazlarının da ona ait olması nedeniyle gezmesinden, tozmasından, günlerden eksik kalmazdı. Eğer tatil zamanı değilse kendi günlerini cumartesi günleri yapabilirdi o kadar.Bebekliğimden başlayarak ben de bu günlerin içerisinde yer aldım hep. Alt katımızda cicianne dediğim, annemin dediği gibi elinde doğduğum, beni kızı, torunu gibi seven bir komşumuz otururdu. Eğer bir gün varsa gelir, beni süsler püsler (zaten apartmanın uzun süre en küçük kız çocuğu olduğum için komşular zamanında oynayamadıkları bebekleri yerine beni koyar, barbie bebek gibi giydirip saçımı filan yapmaya, süslü tokalar takmaya bayılırlardı, ben de şımarırdım tabi) alır oraya götürürdü. Annem de okuldan doğru oraya gelirdi.


Annem hep anlatır ve ben de cidden hatırlarım. Sıralamaya başladığımdan itibaren evsahibine bana "abezi", yani elbezi vermesi için tuttururmuşum. Neden mi? Orta sehbasını sileceğim... Hem de öyle kuru bez olmayacak, ıslak bez tuttururdum. İşte bunu hatırlıyorum, kuru bez bir zevk vermezdive kirleri çıkartmazdı:-) Şimdi aslında haklıymışım, anneme bakıyorum hep iş,hep temizlik, ciciannem zaten titiz bir kadındı, bakıcım zaten hem benimle oynar, hem de evin ufak tefek işlerini yapardı. Yani anlayacağınız etrafım temizlik hastası bir kadınlar ordusu ile çevrili idi. Ben de evsahibinden elbezi yerine ne isteyim, bilgisayar mı? (Hayır o zaman bilgisayar vardı da biz mi istemedik)


Sonra azıcık büyüyünce günler benim için misafir veya evsahibin çocukları ile oynayabileceğim, o nedenle de gitmek için can attığım yerler oldu. Bir eve misafirliği gittiğinizde ilk anda evin kokusu burnunuza çarpar... Poğaça, kek ve demlenen çay. O kokuyu severdim. Sonra eller öpülür tek tek. Bu kısımdan sıkılırdım. Sonra çocuklar ile ayrı odaya gidilir, arada gelen güzel mamalar yenir, daha geç eve gitmek için annelere baskı yapılır. Kadınlar o günlerde döktürürlerdi, herkes de ne becerikliydi...


Eğer annemin günü varsa sabahtan salonun sobası yakılırdı. Evin devasa bir salonu vardı ve bu güzel salon misafirlerin gelmesi dışında hiç kullanılmazdı! Yazın bile... Büyüklüğünden dolayı o odanın ısıtılmasını sağlayan kocaman ama çok şık Demirdöküm bir sobamız vardı. Sabah annem onu yakıp içerisi azıcık kırılınca hemen oraya girer, sobanın yanında oturur, kitap filan okurdum. Orada oturabilme ayrıcalığı beni sevindirirdi.


Annem mutfakta habire çalışırdı. Kaç çeşit yapılırdı bilmiyorum ama hepsi çok güzeldi. Herkesin bir spesiyali olurdu. Annemin Amerikalı arkadaşından öğrendiği applepie ve harika poğaçası çok sevilirdi. Mutlaka olurdu her gününde. Diğerleri ise değişirdi. Sonra teker teker misafiler gelirdi. Erken gelenler ve geç gelenler hep aynı olurdu. Herbirinin ayrı ayrı geliş saatleri ilginç bir şekilde genellikle hep aynı olurdu, dönüş de sanırım eşlerinin geliş saatlerine endekslenirdi:-)


Sonra büyüdüm ve genç kız oldum. Artık günlere gitmek istemiyordum. Annemin ısrarları da işe yaramıyordu, arkadaşlarımla gezip tozmak varken oraya gidip hanım hanımcık oturup laf dinlemek sıkıcıydı. Sanırım hepiniz bu aşamaları yaşamışsınızdır.


Sevimli sıcak sohbetler sanırım o kadınları mutsuzluklarından dertlerinden biraz olsun uzaklaştırıyordu. Aslında sanırım bu günler onlar için bir çeşit terapi oluyordu. Herkes mutlu mesut ve ağzına kadar doymuş bir şekilde evine giderken akşam çocuklara eve eşe ne uyduracağını düşünürdü sanırım:-) Bizde genelde kahvaltı olurdu ama babam bundan pek hazzetmediği için hem sevdiği hem de kolay olduğu için ızgara et mutlaka yapılırdı.


Ben büyüdüm, evlendim, barklandım. İş hayatım anneminki gibi değil. Üstelik İstanbul'da bir yerden bir yere gitmek işkence. O nedenle bu tip günlerim olmadı ama ben de misafir ağırlamayı, misafirliği gitmeyi severim. Evkadınlığım yaptığım dönemde annemin günlerine yardımcı olurdum, yine onunla gezip tozmaya, sanki çocukluğuma dönmeye başlamıştım:-)Sonra tekrar aktif çalışma hayatına başladığımda işten izinli olduğum dönemlerde eski okulumuzun velileri sağolsun beni yalnız bırakmazlardı. Sabah oğlumu okula bıraktığımda kimin elinde kalırsam onunla birşeyler yapardık:-) birinde kahvaltı eder kahve içerdik. Öğlenleri de birilerine gidilirdi veya ben davet ederdim. Onları özlüyorum. Bu okulda henüz kimseyi tanımıyorum. İnşallah iyi veliler ile dostluk kurarız...Neyse, cuma günü evdeydim ya çeşit çeşit yemek ve kek börek yaptım. Diyebilirim ki mutfaktan hiç çıkmadım. Öyle özlemişim ki. Pazar günü de profiterol yaptım. Aslında yaptığım bazı yemeklerin resimlerini çektim, hani yemek bloğu olmasam da yayınlarım değişiklik olur diye ama UPS kayboldu ve fotografları bilgisayara aktaramadım. Artık sonra yayınlarım:-)Yazmayı üç günde özlemişim... Sanırım blog dünyası çok farklı. Eşim pek sıcak bakmıyordu blog olayına ama profiterolün resmini neden çekmedin diye sordu, havaya giriyor yavaş yavaş:-)" -Ekim 2007 RENKLER

37 Comments:

Blogger EBRU said...

Sevgili Renkler daha nice nice yıllar senin renkli blog yazılarınla birlikte olmayı diliyorum. Geçen sene yazdığın yazıyı hatırlıyorum. Ben de senin gibiydim. Annemin günlerini çok severdim. Güzel kokulu pastalar, börekler hımmm nefisti. Büyüdüğümde ben de sıkılıyordum o ortamlarda. Çocukluğumu hatırladım bak şimdi. Ne güzeldi o günler...

1:19 AM

 
Blogger [ fiкяiмiи iиcє güℓü ] said...

Daha nice yıllar yazmaya devam edersin umarım. Canım arkadaşım, bir gün torunlarımızdan falan bahseder miyiz buralarda acaba. Ya da biz işi ilerletip, senin o çok özlediğin günlerden yaparmışız bloggerlar olarak.:) Altın günü, dolar günü oluyor da blog günü niye olmasın di mi ama?:))

1:29 AM

 
Blogger uykucu said...

iyiki 1 yılın dolduuu... daha nice yıllaraaaa...bende genç kızlık döneminde sevmeyip daha sonra bayılırdım günlere. kadınların dedikodusu, her gittiğin evdeki ayrı değişik tarifler nefisti. üniversitedeyken her ay annemi uzaktaki gününe götürürdüm dersten kaytarıp ,evlensemde kendi günlerim olsa dedim hiç olmadı,çalışan birinin arkadaşlarıda çalıştığı için gün fuzuli geliyor ama ben inatla birilerini kandırmaya çalışıyorum nooolur gün yapalım diye hatta geçen yıl annem 2 ablam 4 kişilik gün yapmıştık özene bezene.ay özledim günleri ..

1:32 AM

 
Blogger uykucu said...

incegülümle aynı anda yazmışız yine hadi başlatalım bir bloger günü valla istanbula gelirim yeterki gün olsun.

1:33 AM

 
Blogger Tijen said...

Kutlu mutlu olsun!
Nice yıllara...

2:21 AM

 
Blogger Bocuruk said...

Nice güzel paylaşımlara Renklercim:)

2:26 AM

 
Blogger Alphecca said...

Nice mutlu renkler' eeee :)))

2:29 AM

 
Blogger renkler said...

Ebrucuğum, sağol. Ben de aynı şeuyi senin bloğun için istiyorum. O günlü günler gerçekten güzeldi... Biz zamansızlıktan yapamasak da hala hoşuma gider:-)

3:16 AM

 
Blogger renkler said...

İnce Gülcüküm, inşallah hepimiz devam ederiz. Bloggerlar olarak gün yapılabilir tabi. Yapan bloglar da var ne güzel:-) Aslına bakarsan yaşlandığımızda yazmak daha iyi olacak. Şimdi zamansızlıktan gün yapamasak da o zaman yaparız:-)

3:17 AM

 
Blogger renkler said...

Figenciğim, biz de eski işyerimizde tam düzenli olarak yapamasak da birbirimizde toplanırdık. Hem de çok kalabalık olurduk. Ne özeldim şimdi o eski iş yerimi... Burada bir iki kişi dışında gelme gitme yok...

3:18 AM

 
Blogger renkler said...

Tijenciğim çok teşekkür ederim...

3:18 AM

 
Blogger renkler said...

Bocurukçuğum, çok sağol...

3:19 AM

 
Blogger renkler said...

Çocuk gibiciğim, çok sağol. Nice Renklere tanımlaman çok hoşuma gitti...

3:19 AM

 
Blogger bidamlacik said...

Yaşgünün hayırlı olsuuun.:)
Daha nice yıllarımızı hep beraber kutlayalım inşalllah.
Çok güzel bir dostluk kurduk burada, Allah'ım bozmasın daim etsin..)

bende baktım sayfama bu şekli ile yaşgünü 20 eylülmüş..)
(ilk önce yemek blogu gibi açmıştım, hiç arkadaşım yoktu.onu kapatıp sohbetli yazılara başlayışımı kastediyorum..)

Zaten Ramazan da "damlacığa da, kedilere de " hiç birşey yazmıyacağım. YetişememR amazan da çünkü.
Yağmuru ise hemen hemen hergün kısa güzel yazılarla güncellemek istiyorum inşallah.:))

3:28 AM

 
Blogger bidamlacik said...

ah bak sevdiğim şablonu koyabildim ama..:)

3:32 AM

 
Blogger Mutluveumutlu said...

Renklercim, bloğunun doğum günü kutlu olsun. Henüz 2 aydır seninleyim ama daha çok uzun yıllar okumak isterim. Nice nice yıllar yazarsın inşallah.

Anne günlerini unutmak mümkünmü. Ama benim aklımda kalan net bir şey daha var, her gittiğimiz yerde çocuklara şekerli paşa çayı getirirlerdi, ben 5 yaşından itibaren az şekerli ve kaynak çay içtiğim için, o çayları içemeden bırakırdım :)))

4:18 AM

 
Blogger renkler said...

Yağmur Damlacıkım, sağol, aslında bugün yaşgünüm sayılır cidden:-) Allah izin verirse uzun yıllar yazmak istiyorum. Bu arada yeni şablonuna baktım, güzel olmuş. Sana yorum da yazdım:-)

Ramazan yazılarını bekliyorum bak... İhmal etme ama...

4:36 AM

 
Blogger renkler said...

Mutlucuğum, sağol canım. Ben çocukken bile çok şekerli çay içemezdim. Annem hala 2.5 şeker atar,ben şeker atmam. Çocukken yaşımı tam hatırlamıyorum ama ani bir karar ile 1 şekere düşürmüştüm olayı:-)

4:37 AM

 
Blogger renkler said...

Mutlucuğum, sağol canım. Ben çocukken bile çok şekerli çay içemezdim. Annem hala 2.5 şeker atar,ben şeker atmam. Çocukken yaşımı tam hatırlamıyorum ama ani bir karar ile 1 şekere düşürmüştüm olayı:-)

4:37 AM

 
Blogger Annelog Atölye said...

Merhaba Renkler, nice yıllara, umarım daha uzun yıllar buralarda olup yazar, paylaşırsın Renklerini bizimle:)

5:01 AM

 
Blogger SenaBera said...

AA açıkcası ben 1. yıl olmasına çok şaşırdım nedense ,seni yıllardır okuyor gibiyim çünkü...
Hani bazen yeni tanıdığımız insanları çok severiz de,yıllardır tanıyormuşuz hissi uyanır yaa..
İşte öyle sanırımm..Nice yaşlara ,uzun yıllarca yazman dileğiyle...
Ben biraz sessiz bir okuyucu olsam da sıkı bir okurunum.!!
Sevgiler....

5:48 AM

 
Blogger renkler said...

Annelogcuğum, sağol. İnşallah hepimiz uzun yıllar birada oluruz...

7:15 AM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Sena ve Beranın annesi, tanıştığıma sevindim. Artık sessiz kalmazsın umarım:-) Burada, yani blog dünyasında önemli olanın sadece yazmak değil, paylaşmak olduğunu düşünüyorum. Burası günlükten daha öte bir yer çünkü...

7:16 AM

 
Blogger Damak Tadı said...

Canım Renkler'im,
Bloğunun yeni yaşı,yeni yılı hayırlı olsun canım.Nice güzel yıllara o güzel anlatımınla,paylaşımlarınla birlikte.))Sen hep bizimle ol e mii canım!!
Sanırım hepimiz o günleri acı veya tatlı yaşadık..))İçim bir hoş oldu yine..((

Bitanem,sana ve ailene,anneciğine hayırlı,bereketli,rızıklı ve huzurlu bir ramazan diliyorum.

Sevgilerin en güzeli ile kal.

7:29 AM

 
Blogger renkler said...

Gülcüğüm, sağol canım. Umarım daha iyisindir. İnşallah güzel ve sağlıklı bir Ramazan yaşarız bu yıl. Şöyle huzurlu, mutlu günler geçiririz... Öpüyorum seni. Ailene de saygılar...

8:01 AM

 
Blogger PERİLİ KÖŞK said...

renklercim nazar değmesin ve 1. yıldönümün kutlu olsun, bloğunu uzun yıllar okumak nasip olur inşallah...
kendi renklerini bizlerle paylaşarak yaşamımızın renkleri oldun...

12:22 PM

 
Blogger Burcu said...

nice yıllaraaa renklercim.inşallah uzun seneler yazılarınla ve neşeli halinle bizlerle olursun..çok öpüyorum

11:07 PM

 
Blogger renkler said...

Perili Köşkçüğüm, güzel sözlerin için çok teşekkür ederim:-)

11:08 PM

 
Blogger renkler said...

Sağol Sashacığım... Amin diyorum:-)

1:05 AM

 
Blogger Emre said...

Ohooo biz seni daha çok okuycaz yeterki yazmak ve okumak isteyelim hep, hem ayrıca sana hayranım bunuda bil iş güç çoluk çocuk yemek süpersiniz vallahi söliyim, bende idol ediniyorum kendime burdan sayende ve sayenizde, örnek alıyorum sizi kendime, ve şu yemek tariflerini felan zamanı gelince istiycem haberin olsun, devamlılığında hep olsun inşallah.

1:32 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

bugün yazı da yok,benim oraya da gelmemişsin. ya sen sessiz kalınca ben meraklanıyoruum.
iyisin değilmi?

3:19 AM

 
Blogger renkler said...

Emreciğim, çok sağol canım yaaa... Kendi adıma süper değilim ama mecburen herşeye yetişmeye çalışıyorum. Evde olsam çok daha farklı olurdu ama çalışmak da insanı çok geliştiriyor, hayata bakışını ilerletiyor, para kazanıyorsun:-) Bir de insana pratiklik kazandırıyor. Ben çok işim de olsa pratik ve organizasyonlu gidince evle başa çıkıyorum. İleride evlenince, çoluk çocuğun olunca sen de bunu başaracaksın canım... İstediğin yardımı, yemek tarifini veririm sen merak etme:-)

4:17 AM

 
Blogger renkler said...

Yağmur Damlacıkım iyiyim ama çok yoğundum. Zaten şinmdi kısa bir yazı da yazdım. İmdaaattttt!

4:17 AM

 
Blogger kakaolusevgi said...

CANIM NİCE NİCE YILLARINA.BEN SENİ OKUMAKTAN ÇOK BÜYÜK ZEVK ALIYORUM VE DAİMA DEVAMININ GELMESİNİ İSTİYORUM.HEPBERABER OLALIM İNŞAALLAH NİCE YILLARDA.
HAYIRLI RAMAZANLARRRRRR.

4:48 AM

 
Blogger Unknown said...

nice yılara hep beraber

6:21 AM

 
Blogger Cafe Gusto said...

Sevgili Renkler benim de aklıma Anneannemin günleri geldi.Her ayın 15'inde günü olurdu.Belki 20 belki 30 kişi gelirdi.Pastalar börekler mis gibi kokan ev ve hanımlar....Küçükken herşey daha mı samimiydi yoksa bize mi öyle gelir di?Neyse...
Bloğunun 1.yılını kutlarım daha uzun seneler yazman dileğiyle...
sevgiler...

12:16 AM

 
Blogger BALDAN TATLI said...

Sevgili Renkler kutlama için biraz geç kaldım ama kusuruma bakma. Nica yaşlara canım. Bakalım 50 yaşına gelince de devam edecek mi bu blog işi. Sevgiyle kal.

1:30 PM

 

Post a Comment

<< Home