Wednesday, September 05, 2007

Fotografçıdan korkan kız ve gergin adam...

Şu dün bahsettiğim fotografların hikayesini anlatayım biraz... Eşim Allaha şükür uyumludur. Fakat fotograf çektirmeyi çok sevmez. Fotograflarda da hep dudaklarını filan büzer, kendini kasar, o nedenle çok iyi resim verdiği söylenemez.

Aslında ben de çok fotojenik değilimdir. Resim çektirmeyi çok sevmem. Hatta çocukluğumda annem dönem dönem beni süsler püsler, fotografçıya götütürürdü. Ben fotografçıdan çok korkardım ve hep ağlardım. Beni teskin etmeleri çok uzun sürerdi. Elime bir oyuncak verilir, komiklikler yapılır ve resmim çekilirdi. Ama çekilen bu resimlerde ben hiç gülmezdim ve gözlerim hep dolu dolu olurdu. Yani biraz önce ne kadar çok ağlamış olduğum görülürdü. Bunu bilen annemin de inatla benim resimlerimi neden çektirttiğini bilemiyorum. Ama kadın özeniyormuş işte. Bir de iki erkek çocuktan sonra beklenmedik bir kız onların çok hoşuna gitmiş ve bana ailecek ve tüm komşularla beraber özenirlerdi. Neyse, bunlar ayrı hikaye

Çocukluğumda beni sadece fotograf stüdyoları germezdi. Tüm fotografçılar gererdi. Mesela babamın bir iş yemeğinde fotografçı inatla beni çekmek istemiş, ben de anneme sarılmış çığlık çığlığa ağlıyorum, öyle çekmişler hainler! Aslında çok kalabalık ortamlarda yaşadığım için yabancılardan korkan bir çocuk değildim. Hatta doktorum Fazilet hanıma gitmeyi çok severdim. Doktora gidiyorum diye gerildiğimi hiç hatırlamıyorum. Çok tatlı bir kadındı...

Yani çocukken doktordan korkmayıp fotografçıdan korkan bir hatun olarak ben ve fotograf çekimlerinde gerginleşen eşim için hoş bir olay olmayabilirdi bu çekimler. Bir de bilirsiniz, düğün resimleri çok sıradan ve komiktir. Ne bileyim, sarılırsın, gülersin, sıkıcıdır, uzundur...

Bir süre önce gittik ünlü bir fotograf stğdyosuna. Sahibi ünlülerin fotografçısı diye geçer. Onun asistanı çekecek bizi tabi. Ne de olsa Sibel Can değiliz:-) Ama daha önce çektiklerine baktık, hoştu. Çiftlerin karakterine göre bir seğir izliyormuş çekimlerde. Biz de gün aldık.

Sabahtan gittik kuaföre, orada bir makyöz var, Avrupa dördüncüsü olmuştu o sene. Cidden çok çok başarılı. Harika bir makyaj yaptı. Kıyafetime çok uygundu. Sonra eve gidip giyindik... Aman benim adam bir yakışıklı oldu maşallah... Ben zaten süperim:-P

Neyse stüdyoya gittik, orada şansımıza tadilat vardı. Aynaya bile zor bakabiliyordum. Çekim yapan adam cidden insanları rahatlatıyor. Şimdi dedikodu olacak ama olayların gidişatını anlatabilmek için açıklamalıyım: Adam biraz, nasıl desem, nonoştu... Eşimi beğendi sanırım. Çünkü beni bıraktı adamın tek resimlerini çekiyor. Heyyy dedim, ben de varım. Bir de mesela benim nasıl poz vermem gerektiğini anlatmak için benim yerime geçiyor! Eşimle ikisi ilginç bir ikili oluşturdu. Gülesim geliyor, gülemiyor.

Adam alışkanlıktan bana gelin hanım diyor. Gelin hanım Petek Dinçöz gibi dedi. Hiç de alakamız yok bence ya... Damat da belli çapkın diyor. Haydaaaa, nereden anladı acaba. Ama çok eğlendik. Eşim, o fotograf makinaları karşısında gergin adam çok rahattı ve diyebilirim ki onun tek resimleri çok daha güzeldi. Kıskandım valla... Hatta bir koltukta resmi vardı, al bunu işyerinde arkana as dedi adam. Eşimi odasında masası başında hayal ettim, arkasında bu ihtişamlı resim:-) Çok komik bir görüntü olurdu bu:-P

İki saat boyunca güldük eğlendik, arada dans bilem ettik, poz vermeyi öğrendik, eşim bayağı havalara girdi. İyi oldu.

İşte böyle... Artık fotograf stüdyolarında ağlamıyorum:-)

24 Comments:

Blogger [ fiкяiмiи iиcє güℓü ] said...

Anaaa, bu noniko, senin adama göz koymuş olmasın..:)))) Çok güldüm yine ya.:)))) Ben de hiç beceremem poz vermeyi, ya gözlerim kapalı çıkar, ya ağzımı büzerim. Hayatımda iyi çıktığım resim pek azdır. Fotoğraf özürlüsüyüm ben de.:)) Aslında şöyle süslenip püslenip gitmeli biz de bir stüdyoya. Yalnız o kadar uğraşıp, yine de kötü çıkma ihtimali var değil mi?:))) Bu arada çok merak ettim senin şu Petek Dinçöz hallerini. Eminim ondan daha güzel çıkmışsındır.

2:55 AM

 
Blogger KUGUU said...

:)) hos bir RENKLERcgm, iyi ki yapmissiniz. Bu guzel fikir hanginizindi- esinin mi senin mi?

2:58 AM

 
Blogger KUGUU said...

arada ani kelimesi kaybolmus cok anlamli olmus :))
"hos bir ani olmus" demistim:))

2:59 AM

 
Blogger böğürtlengözün annesi said...

:) Stüdyodaki halleriniz canlandı birden gözümde.
Yahu şu fotocular rahat bırakarak çekseler resmi insan o kadar kasmıycak kendisinide. Yok sağ omuzunu azıcık sola çek, yok kafanı hafif sol yap,sağa yatır dır dır dır. Bide sağımı solumu hala karıştıran halimle pek bi saftirik çıkarım resimlerde bende :)

4:13 AM

 
Blogger uykucu said...

sen anlatınca benimde çocukluktaki ilk stüdyo deneyimim aklıma geldi. benide götürdüler ,fotoğrafcı güzelce poz verdirdi ,geçti makinanın karşısına ben başımı aşağı eğdim adam tekrar geldi düzeltti ben tekrar eğdim kafayı, bu böyle 5-10 kez sürünce mecburen çekilemeden çıkmıştık dışarı hala hatırlar gülerim.korktummu utandımmı bilmiyorum.ama sen kocayı ucuz kurtarmışsın adamın elinden ,belkide kocanın resimlerinden kendine yaptırıp asmıştır bürosuna:))merak ettik bizde görebilicekmiyiz o nefis fotoğrafları????

4:15 AM

 
Blogger kakaolusevgi said...

ÇOK EĞLENDİM YA OKURKEN.FOTOĞRAFÇI ADAMIN DA EŞİNİZE BEĞENMESİ DOLAYISIYLA ÇAKTIRMADAM YERİNE GEÇMESİNE DE KIRILDIM BURDA GÜLMEKTEN :))
SÜPERSİNİZ.BEN FOTOĞRAF ÇEKİNMEYİ VE ÇEKMEYİ DELİ GİBİ SEVEN BİRİ OLARAK İMRENDİM SİZE.BEN DE İSTİYORUMMMMMMM EŞİMLE İLERDE :)))
ÇOK ÇOK MERAK ETTİM FOTOĞRAFINIZIII :))

4:40 AM

 
Blogger Dut agaci said...

selam renkler,ben fot cekmeye ve cektirmeye bayilirim:)Ama biraz gülün derse adam studyoda inadina sinir olurum hic gülümsemem:(
hoscakal...

4:40 AM

 
Blogger bidamlacik said...

hahah bugünde sen beni güldürdün.:) incegülümle zor ve mucize doğum olayında denk düştük ya,seninle de çocukken fotoğrafçıdan korkma konusunda eşmişiz. bütün resimlerim korku dolu ya da koccamaan ağlıyor.:)))))

İzmit'in Fazilet hanımıııı.:) hatırlamıyorum onun yüzünü pek ama biz Rıdvan beye daha çok giderdik sanırım.:)
senin belki hoşlanacağın bir şablon buldum şu adreste.
bonzai var başında. bir bak istersen.

http://www.pannasmontata-templates.net/templates/blogger-templates-11-20/

15-bonzai yazanı kasdediyorum bu sayfada.:))

8:40 AM

 
Anonymous Anonymous said...

canım iyi etmişsin resmini asmakla dediğin gibi elin adamıyla karısını asacak değilsin ya kendi evine:=)
hemde çekilmesi çok komik olmuş baktıkça hatırlayıp gülümsersiniz... biz de yeni atlattık o poz verme evrelerini ama komik bi olay olmadı:((

8:46 AM

 
Blogger akçahan said...

Çok hoş bir anlatım, yaşıyormuş gibi yüzümde bir tebessümle okudum. Fotoğrafçı cidden ilginç bir kişilikmiş, hayatınız mutlu karelerle dolsun diyorum. Sevgiyle..

9:19 AM

 
Blogger PERİLİ KÖŞK said...

kahkahalarla okudum renklercim,gerçekten çok eğlenmişsiniz hatta bak terapi gibi düşünülebilir,
ama bak hepimiz çok merak ediyoruz resimleri ne olcak şimdi....

2:02 PM

 
Blogger Unknown said...

Aaaaa adam asılmış yani bayağı neyse eşin açısından iyi olmuş ee artık sende ağlamıyorsun herkeze yaramış bu resim olayı (bence bir ara tekrar git sen o fotoğrafçıya bakalım eşinin resmini büyültürüp asmış olmasın odasına:))

2:41 PM

 
Blogger Mutluveumutlu said...

Süslenip püslenip eşinle fotoğrafçıya gitmen süper yaa,maşallah.Arada tekrarlayın hakikaten ama bu sefer başka yere gidin bence :)))
Bende ilerde böyle bişey yapmak isterdim ama daha önce postumda anlattığım olaydan ötürü,eşimin bir daha fotocunun kapısından gireceğini sanmıyorum :)))

10:25 PM

 
Blogger BALDAN TATLI said...

Ama ben merak ederim şimdi bu fotoğrafları. Sayfanda olsada bizde görsek. Ama sen keşke şu nonikoyu çekseydin. Eğlenceli bir gün geçirmişsiniz.ne güzel. Sevgiyle kal canım.

11:46 PM

 
Blogger bidamlacik said...

bugün neredesiiin? hasta olmadığını umarıım.:((

1:15 AM

 
Blogger Gamzeli said...

nedense çocuklar hep öyle, foto çekilirken ağlarlar...Bizde de çok var hep gözlerimiz yaşlı :))

Bende çok severim foto çekilmesini ama gelinlik fotolarımda 14 tane foto için çok uğraştılar bir ara albümüde yayınlayaağım sayfamda görürsünüz, afakanlar basmıştı :)

2:22 AM

 
Blogger xxxx said...

gerçekten, hayatınrenklerini yaşıyosunuz... bayılıyorum bu halinize..
hep mutlu-mesut olun bööle:)) öpüyorum canım..

4:48 PM

 
Blogger Tijen said...

Bence de ağlama.. Gül aksine, eğlen.
(Sonunda Mutfakta Zen'in linklerine eklendin diyecektim bir de!) Sevgiler.

5:28 AM

 
Blogger - said...

ya renklercim sen beni gülmekten öldüreceksin sonunda. çok komik yaaaa, asistanı gözümün önüne getirdim de. Bir de eşini arkasında kendi rsmiyle. Offf :)))

Ya bu arada sen nie hiç resmini koymuyorsun, tahmin ediyorum çok güzel bi kadınsın ama merak ediyoruz yaaaa. Bir tane koymuştun eskşden ama yüzün kapalıydı. ben seni çok merak ediyorummmm

5:40 AM

 
Blogger bidamlacik said...

Bugün de yoksun merak ediyorum seni. İnşallah hastalığın artmamıştır. Allah'ıma emanet ol.

5:55 AM

 
Blogger Mutluveumutlu said...

Renklercim,bende merak ettim seni. Nerelerdesin? Umarım herşey yolundadır.

7:13 AM

 
Blogger renkler said...

Arkadaşlar iyiyim merak etmeyin. İki gündür evdeyim ve internete zor bağlanıyoruz. O nedenle yazamadım. Sizi özledim... Şu anda da bağlantı çok yavaş. İnşallah bu yazım çıkar...

8:24 AM

 
Blogger Mutluveumutlu said...

Renklercim,hoşuna giden kokular hakkında seni sobeledim.
Öpüyorum,iyi haftasonları diliyorum...Bu arada iyi olmana da sevindim :)

5:09 AM

 
Blogger Hanife said...

Renkler'cigim,
Ozlemisim yazilarini..
Fotograf cektirme konusunda ben de san katiliyorum. Hala bile sevmem poz vermeyi, hele vesikalik olunca daha da beter gerilirim.
Sevgiler sana cok uzaklardan:)

2:32 PM

 

Post a Comment

<< Home