Thursday, October 05, 2006

Haydi Kızlar Biraz Nostalji Yapalım:-)

Çocukluğumun Çizgi Filmleri:

CASPER- SEVİMLİ HAYALET: Çocukluğuma ait anımsıyabildiğim en eski çizgi film sanırım o... Sevgili Casper. Ne sevimli hayaletti. İyi niyetliydi, şirindi, yardımseverdi, annem sanırım onun cici çocukluğundan bahsedip beni usluluğa yönlendirmeye çalışmıştır. Casperli bir yap-bozum da vardı ve onu çok severdim. Sonra bir gün bu çizgi filmi yayından kaldırdılar, uzuuun bir süre onu hiç izleyemedim, onu özlerdim. Yap-bozum da kayboldu. Yıllar sonra ben üniversiteye başlarken dolabın epey üst taraflarından bir yerlerden çıktı. Ben annemden şüpheleniyorum:-) Hayır kötü niyetle yapmamıştır ama ortalığı toplama adına böyle bir yerlere tıkma huyu vardır. Sonra da unutur. Bunu hep ve hala yapar. Neyse, çocukluğuma ait birşey bulmak beni çok mutlu etmişti, ama artık çizgi kahramanlar bana epey uzaktı.

TOM VE JERRY: Yaramaz hayvanlar... Ben hep Tom'a yani bizdeki adı ile Tırmık'a üzülürdüm. O da o kadar hain olmasaymış. Bir de iki fareli bölümler vardı (Bıcırla Gıcır mı ne) onlara da bayılırdım. Babam hain Tırmık olur, biz de annemle yaramaz fareler olurduk. Beni mutlu etmek için ne hallere girerlerdi onlar da:-)

PEMBE PANTER: Aslında 60'lı yıllarda bir filmin (Peter Sellers ve muhteşem film zinciri) müziği için yaratılmış bizim pembe. Ama o kadar sevilmiş ki çizgi film olmuş ve hala seviliyor. Onu unuttuğunuzu hiç sanmam. Zavallı dedektifi çıldırtan, iyimser, saf, biraz meraklı Pembe Panter... Pembe Panter anahtarlığım vardı İngiltere'den gelmiş. Ama ilginç bir şekilde kavuniçiydi! Ama yine de çok severdim. Yine o da saklanmamış fekat annem tarafından atılmıştı. (Bir de atma huyumuz vardır! Bir şeye bir aydan fazla dokunmazsanız o şey atılır. Ne olduğu önemli değildir, bir kot da olabilir, günlüğünüz de, kolyeniz de) Pembe panteri hala izlerim bir kanalda buldukça...

TEMEL REİS: Sevgili Popeye'ım benim... Güçlü erkekim:-) Safinaz gibi çirkin, çöp bacaklı ve aşırı sıska bir kadın için kavga eden iki erkeğin kavgaları ve ıspanağı güç ilacı olarak kullanması ne hoştu... Ispanağa beni özendirdi o çizgi film... Bence çocuklar üzerinde bu açıdan etkiliydi. Yıllar sonra ıspanağın o kadar da yararlı olmadığı haberi Temel Reisin resmi eşliğinde verilmişti gazetelerde. Ama hayırdı, olamazdı... Ispanak faydalıydı... Hala sever, hatta bayılırım. Temel Reis'i de hala izler, hala zevk alırım.

TAŞ DEVRİ: Sanırım cumartesi günleri verirlerdi,nedense hafta içi gibi hiç gelmiyor. Hayatım boyunca hep sevdim bu iki ailenin taş devrindeki hikayesini. Onların oyuncağı andıran ev ve arabaları, eski dönemde bile sahip oldukları konfor ve teknoloji, yedikleri devasa yumurtalar, obur Fredin koca pirzolaları beni çok eğlendirirdi. Sadece kadınlar neden hep aynı kıyafeti giyer, aynı kolyeyi takar onu merak ederdim. Televizyon renklenince bir de ruj renklerinin hep aynı olduğunu gördüm:-) Sonuç olarak onlara bayılırdım. Taa ki çocukları olana kadar. Bambam ile Çakıl... Bence Taşdevrinin bozulmuşluğu o andan itibaren başlar. Hele çok daha sonraları abuk sabuk karakterler ile yeni nesile daha uygun bir hale getirildi. Ne bileyim, tabi yeni nesil bizim gibi barışçı, saf, sakince çocuklar değil ki,onlara herşey ayak uydurmak zorunda... Eski bölümlerini hala severim. Filminde bir tat bulduğumu söyleyemem. Ama karakterler feci oturmuş. Hepsi o kadar benzemiş ki çizgi filmdekilere.

JETGİLLER: Uzayın tatlı ailesi. Ne güzel hayatı kolaylaştıran buluşlar vardı o çizgi filmde. Mesela koca uzay arabası işe gelnce bir çantaya dönüşebiliyordu. Robot hizmetçileri ne tatlıydı... Aslında tipik bir Amerika ailesiydi. Tıpkı Taşdevrindekiler gibi. Severdik...

HEIDI: Heidii... hayyyyyyyyyyydiii... deine welt sind die bergeee
heidiii haydiiii.... Bu şarkıyı hatırlar mısınız? Heidi'nin başlangıç müziği. Sanırım yıl 1976 veya 77. O zamanlar TV beş gibi açılırdı.Kısa bir haber mi olurdu ne. Sonra her gün bir çizgi film olurdu. Benim ennnnn sevdiğim Heidi idi... Onun olduğu saatler nefesler tutulur, başka hiçbir şey ile ilgilenilmezdi. Annem o sıra mutfakta harıl harıl yemek hazırlar ve babamı beklerdi. Babam çizgi filmler biter bitmez gelirdi ve sofraya oturulurdu. Heidi'nin dağdaki hayatını Şehirde Klara ile geçirdiği hayattan çok daha fazla severdim. Dağlardaki yaşam çok sıcak gelirdi bana, çatı katındaki yumuşak yataklı odası, onun yuvarlak penceresi, kuzinede yanan ateş, ayak çıplak koşup oynadığı çimenler, dağlar, kuzular, o şirin dağ evi... ve o ateşte dedesinin hazırladığı kızarmış peyniri üzerine koyduğu köy ekmekleri... O ekmekler ne iştahımı açardı. Arada aklıma gelir o ekmeklerden isterdim, annem meşur elektrikli mini fırınında benzerini yapardı. Onun yediklerinin daha lezzetli olacağını tahmin ederdim... Hep ayak çıplaktı, hiç üşümez mi diye düşünürdüm. Annemin her mevsim evde zorla giydirdiği çorap ve terlikler aklıma gelirdi. Kış oldu mu ayağına birşey geçirir, üstüne bir pelerin alırdı o kadar. Ama ne sağlıklıydı, yanakları kan gibi:-)

Bir de Heidi dergisi çıkmıştı. Her sayısını aldırır, tek bir kelime kalmayacak şekilde hatmederdim. Bademcik ameliyatı olduğumda nedense bir gün hastanede kalmıştım da annemin aldığı yeni Heidi dergisi beni tüm gece oyalamıştı. Eski sayılarını da yanımızda getirmiştik:-)

MARCO: Yine saat 5 çizgi filmlerinden... İtalyan Marco'nun annesini koca ülkede arama hikayesi ve başından geçen ilginç maceralar. Bir de minik maymunu mu vardı ne. Çok olgun ve iyi bir çocuk gibi gelirdi. Hani güvenilecek tiplerden:-)

SİNBAD: O da haftaiçi beşte izlediklerimdendi. Kargasının gıcık sesi, kendinin de şımarık hareketleri nedeniyle o dönem çizgi filmleri arasında en sevmediğimdi. Dolayısı ile onun olduğu günlerin favorim olmadığını anlarsınız... Ama yine de geçen yıl haftasınu sabahları o bölümleri verdiklerinde oturup izlemiş, o günleri yadetmiştim.

ARI MAYA: Ne severdim arıcığı... Biraz saf birşeydi ama hayatı yeni öğrenen bir arı olduğu içindi bu sanırım. Arı Mayayı izlerken büyük dedemin öldüğünü öğrenmiştik, annem ağlamıştı. Çok küçük olmama rağmen bunu hatırlıyor olmam çok ilginç. Sonra cicianneme indirmişlerdi beni, orada izlemeye devam etmiştim. Çocukluk işte... Bu ara hatırlayan var mı? Arı Maya erkek miydi, kız mıydı?

VİKİNGLER: Yine favorilerimden biri. Minik Viking Viki'nin babası ve tayfası ile beraber yaşadıkları. Köyün tüm erkekleri, savaşa, ganimet toplamaya çıkar, anneler ve çocuklar köyde kalır. Peki hap kadar Viki'nin orada işi ne? Ama O olmasa bu bizim şapşal ViKingler hep yenilirlerdi. Neyseki çocuk akıllıydı. Burnunu kaşır, sorunun çözümünü bulurdu. Ayrıca o gerçekte vahşi olan Vikingleri bu kadar sevimli yapıp çocuklara sevdiren ırkı tebrik ediyorum...

KUMKUM: 8 yaşımın yazında yazlıkta sırf bunu izlemek için içeri girerdim. Arkadaşlar toplanıp izlerdik. Ne şişko bir annesi, ama yakışıklı bir babası vardı. Bunlar kızılderili kabilesi miydi neydi... Arkadaşımın annesi ona Kumkum diye seslenirdi, kadın da oradaki anneyi biraz andırırdı. Biz de kıkırdardık hain çocuklar olarak...

ŞEKER KIZ CANDY: Her kız çocuğunun hayali onun gibi şeker bir kız olmaktı. Sarı saçlarıyla ne tatlıydı. Onun izlerken biraz büyümüştüm, 80'lerdeydi sanırım... Aşk maceralarını ilgiyle izlerdik. Candy çıkartmaları, etiketleri vs. alırdık. Bugün şu Barbie çılgınlığı neyse, o zaman da Candy oydu... Ayy ben zaten ne kokoş bir kızdım.

VOLTRON: Voltran, Voltran, Voltran... Eeee sonra ne oluyordu? Ne bileyim garip bir robot oluşuyordu. Off sıkıcıydı, erkeklere göreydi ve zaten ben büyümüştüm. Ortaokulda oldukça iri bir çocuk vardı, takma adı voltrandı ve onu gören Voltran, Voltran, Voltran derdi. Ne geyik... Zaten günümüzün vurdulu kırdılı, vahşi, savaşlı, bana göre anlaşılmaz çizgi film çılgınlığı bu Voltran denilen şey ile başladı! Geçiniz...

UÇAN KAZ MORTON: Orta okulda olmama rağmen izlerdim, çok mu severdim? Hayır. Yine şu kazın sesi beni gıcık ederdi. Yokluktan izliyordum, unutmayın o zamanda tek kanal vardı hala...

Hepsi (Voltran bile) ne tatlı, ne neşeli, ne iyi niyetli, ne barışçıl ve ne kadar sıkmadan ders veren filmlerdi onlar... Şimdi televizyona bakıyorum, bana birşey ifade etmeyen saldırgan ve ürkütücü, hiç birşey vermeyen boş çizgi filmler görüyorum. Oğlum da dahil çocuklar onları seviyor. Bizim o masum çizgifilmleri izleseler sıkılırlar belki... Yurtdışına gittiğimde TV kanallarını gözlemliyorum. Kesinlikle ya bu eski çizgileri veriyorlar hala, ya da benzeri şeyleri. Bizimki tipinde programlar yok... Doğrusu da bu bence. Çocuğa ne verirsen onu alır...

Arkadaşlar ümit ederim sizi, özellikle de benim jenerasyonumdakileri azıcık eskiye götürebildim, hafifçe tebessüm ettirebildim. Unuttuğum varsa lütfen hatırlatın, onu da listeye alayım. Bizden sonraki jenerasyonlar da kendi döneminin unutulmazlarını bildirebilirler. Onları da tanıyalım.

Bu arada, sizin favoriniz hangisiydi?

23 Comments:

Blogger EBRU said...

Sevgili Renkler yazını zevkle okudum ve hakikaten benim için güzel bir nostalji oldu. Çocukluğuma aldın götürdün beni. Ne güzel günlerdi dedim içimden. Biz böyle diyoruz ama seninde dediğin gibi yeni nesil çocukların izlediği çizgi filmler bir felaket. Ne kadar izletmek istemesem de her kanalda aynı tarz çizgi filmler çıktığı için iki oğlum izlemek istiyor doğal olarak. Önüne geçemiyorum. Ve küçük yaşta şiddeti fazlasıyla öğrenmiş oluyorlar. Halbuki biz ne kadar masum çizgi filmler izlerdik. Hepsini de çok güzel anlatmışsın. Açıklamaların benim anılarımla aynı. Her çizgi film de bir anı saklı sanki. Genelde çocukluğumuzun büyük bir çoğunluğunda tek kanal olduğu için hepimizin izledikleri de aynı zannedersem. Belki sonradan çocukken zevkle izlediğimiz dizi filmleride yadederiz seninle. İçlerinde benim favorilerim Heidi, Şeker kız Candy, Pembe Panter ve Tom ve Jerry'di. Bir de hatırlarmısın Tontonlar vardı. "Hoppp değiş tonton" deyip şekilden şekile girerlerdi. Onu da çok severdim. Sevgiyle kal...

11:18 PM

 
Blogger EBRU said...

Renklerciğim bu arada unutmadan Arı Maya erkekdi diye hatırlıyorum.

11:20 PM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Ebru,

Haklısın bir de Değiş Tonton vardı. Uykudan öncede veriliyordu sanırım. Biz tüm çacuklar uykudan önce biter bitmez, dişlerimizi fırçalar yatardık... Sanki uykudan önce uyumamız için verilen sıkıcı olmayan bir emirdi... Şimdi oğlmu saat 10 da zor yatağa yolluyorum. Onlarla aramızda olan ciddi bir fark da bu.

12:14 AM

 
Blogger Bocuruk said...

Ne güzel bir nostalji olmuş hem de... Yazını zevkle okudum. Ben en çok Jetgiller ve Şeker Kızı severdim. Ama böyle yazdım bak şimdi aslında öbürlerini de çok sevdiğimi düşündüm. Ayyy çok güzel ya nerden geldi aklına? Şimdiki o savaşlı mavaşlı garip yaratıkların olduğu çizgi filmleri hiç beğenmiyorum. Ama başından kalkmıyor şimdiki çocuklar da :(

12:25 AM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Bocuruk,

Dün eşimle bunu konuştuk... Günümüzde sadece çizgifilmler değil ki, playstation oyunları, bilgisayar oyunları, filmler, diziler hep şiddet içeriyor ve çocuklarımızı bunlardan uzak tutamıyoruz. Kendi içlerinde oynadıkları oyunlara da bu yansıyor. Aslında bu konuda bir çok anne gibi kendimi çok çaresiz hissediyorum...

12:34 AM

 
Blogger Nesrin DERİNKUYU said...

Hayatım yazına bayıldım :) İnsanı bir an olsun hayal dünyasında yaşatıyor :) Bir nebzede çoçukluğumuzu hatırlatıyor, Çoçuk olmak o kadar güzel bişiy ki, İnsan hiç büyümek istemez biliyormusun içimde öyle bir Ruh varki şu yaşıma gelmişim Hayla sokaklarda koşup oynamak ve bol bol çizgifilm seyretmek istiyorum :)) Çok heyecan yaptım şimdi bende siteme çizgiler hakkında bişeyler yazacağım :))

Sevgiler
Nesrin

12:50 AM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Nesrin,

Senin yaşın bizden epey ufak ama bu çizgi filmlerin en azından bazılarını biliyorsundur. Sen de kendi bloğunda kendi döneminin çizgi filmlerini anlatabilirsin:-)

12:53 AM

 
Blogger cenebaz said...

Hatırladığım kadarı ile Tom ve Jerry önceleri "Sevimli Kahramanlar" diye bir çizgi film dizisi içinde yayınlanıyordu. O bölümde Akıllı Bıdık, Ayı Yogi ve arkadaşı Bobo da vardı.Ben de Heidi hastasıydım. Dedesi ile ayrıldığı ve birleştiği sahnelerde sevgili erkek kardeşime göstermeden ağlıycam diye bir hal olurdum. Eğer ağladığımı görürse karşıma geçer kahkahalarla güler,benle alay ederdi. Çok nostaljik gördüm kendimi yahu:)

1:11 AM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Çenebaz,

Hani o ayı Yogi ile Bobo var ya, pazar günleri verirlerdi... Ben Ayı Yogi Bobo'ya Baba diyor sanırdım ve koca ayının minicik babası var diye gülerdim. Bir gün babam benim hayallerimi yıktı ve doğrusunu söyledi. Çok itiraf.com luk bir yorum oldu bu!

1:26 AM

 
Blogger Zeynep B. said...

benim favorim Heidi ve Şeker kız Candy idi !
aaah aaaahhh !! ne kadar geride kaldılar :((

4:19 AM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Mutfak Robotu,

Geride kaldı ama güzel anılar hiç olmazsa... Çocuklarımız acaba bizim gibi gülümseyerek geçmişi anımsayabilecekler mi?

4:29 AM

 
Blogger renkler said...

Mecancığım,

Pinokyoyu nasıl unuttum. O çok şirin, yaramaz veledi:-)

Calimeroyu anımsar gibiyim ama tam çıkartamadım.

Renkli hafta sonları...

8:16 AM

 
Blogger nimetin.blogspot.com said...

voltran voltran voltranı da çok seyrettim ben:)) pek çocukluk değildi kocamanlık zamanlarımızdı ama:)) arı mayayı bende hatırlacaktım ama erkekmiydi onu bilmiyorum. ama en sevdiğim de şeker kız candy idi. ama benim çocukluk zamanlarımın en güzel anılarından biri de radyo programları idi. çok güzel radyo programları vardı. okula gitmeden önce mutlaka ahmet in maceralarını dinler. hikaye okunmasını dinler ve radyo temsillerini hiç kaçırmazdım. hey gidi. şimdi de seviyorum ben çizgi film ama. fox kids i seyrediyorum hep nazanla.
402 nolu sınıf ve andynin nesi var a bayılıyorum resmen;)))

nimet

11:27 AM

 
Anonymous Anonymous said...

Evet yaaa eskiden cizgi filmler ne kdr sirindi ve dogaldi. Cocuklara hep guzel seyler ogretirdi. Simdi hersey gibi cizgi filmler de yozlasti ve cirkinlesti :(

11:53 AM

 
Blogger kedi said...

Hop hop hoooop değiş tontonnn.
Bayılırdım.
Bir de mahallemizde erkek gibi grubum vardı.("çete" çocukluğumuz için güsel bi kelimeydi,ama şimdi değil,o yüzden grup dedim)
Bi yamuk hissedersek voltran voltran voltran derdik,kendimzi de gerçekten voltran olmuş hissederdik haaa,ne salaklık dimi?

12:45 PM

 
Blogger KUGUU said...

ne kadar renkli ne kadar guzel bir post olmus vallahi hic atlamamissin neredeyse, ellerine saglik.
Ve tabiki CANDY forever:)

12:54 PM

 
Blogger Damak Tadı said...

Sevgili Renkler,
İsmin gibi bizleride nostalji yaptırdın rengarenk anılarla,çok teşekkür ederim ederiz.Benim en çok sevdiklerim Heidi ve Vikinglerdi.Diğerlerinide seviyordum da favorilerim bunlardı.Bizlerin çocuklukları daha güzeldi,günümüzdekiler bence hep şiddete dayalı.Bizler o zaman daha safdık ve söz dinkerdik şimdikiler nerdeeee.Allah hepsine sağlıklı uzun ömürler versin sanırım hepimizin ortak temennisi bu.Tekrar teşekkürler yüreciğine sağlık canım.

Sana ve ailene çok güzel bir hafta sonu diliyorum.Sevgiyle kal daima.günlerin hep renkli ve güzel geçsin tatlı arkadaşım.

2:11 PM

 
Blogger Hanife said...

Heidi ilk hatirladigim, 5-6 yaslarindaydim. Annem heidi basladi dedimi kosarak eve gelirdik, sadece 10 dk gibi bir sure oynardi ve biz gozumuzu bile ayirmazdik.
Tom ve Jerry tum yaslarimin favorisidir, simdide gozumu kirpmadan seyrederim, saatlerce:))
Ne guzel seylerdi..
Sabah sabah yuzume kocaman gulucukler yayildi sayende, tesekkurler.

7:39 AM

 
Blogger gazel vakti said...

Benim favorim Nils ve uçan kaz. Bide heidi bu ikisini tek geçerim.
Bide düğme burun vardı kimse hatırlamaz eminim.tam bi çizgi film manyağıydım küçükken.

Şimdilerde kimse bana çizgi film demesin jetix- jetix play daral geliyo aptal aptal çizgi filmler oluyo.iki tane çizgi film seyreden çocuk biri 8 diğeri 3 yaşında.iyi
ki baby tvde varda idare ediyoruz. Ama ya baby tvyi seyrden daha çok
jetix seyrederse.

en baştaki yoruma katılıyorum çocuklarımız şiddeti artık çizgi filmlerden öğreniyorlar.hayl dünyalarını gerizekalıca seneryolarla karıştırıyorlar.Acıyorum şimdiki çocuklara.

taşındım yeni adresim
http://gazelin.blogspot.com/

4:25 PM

 
Blogger Age35 said...

Sevgili Renkler,
Postunu zevkle okudum...Heidi ve jetgiller unutulmazdı..Heidi dedesi ile olan ilişkisini kıskanmışımdır.Jetgillerde de mutfaklarnı hiç unutamam.Tuşa basınca istedikleri yemek geliyordu..Bir de asansörleri çok güzeldi...

11:11 AM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Nimet,

Radyodaki çocuk programını ben de hatırlıyorum. Bir de sınıflara göre ayrılırdı, işte birinci sınıflar, beşinci sınıflar diye... Kaçıncı sınıf olursak olalım hepsini dinlerdim.

Sevgili Bani,
Bloğuma hoşgeldin:-)


Sevgili Biyonik,
Voltran gücün simgesiydi o zamanlar. O döneme kadar aksiyonlu bir çizgi film görmediğimizden özellikle erkek çocukları tarafından (bir de çete kuran kızlar tarafından) sevilmişti.

Sevgili Kuğu,
Candy benim de çok sevdiklerimdendi.

Sevgili Gül,

Yorumların için teşekkür ederim. Şimdiki çizgi filmlerine kızıyoruz ama çocuklar bayılıyor. Acaba diyorum, insanın doğasında şiddet var da bu filmler o nedenle mi bu kadar seviliyor. Belki bizim dönemde de onlar olsaydı biz de bayılacaktık. Sonuç olarak çocuğa ne verirsen onu alıyor. O nedenle bu programlar yasaklanmalı.

Sevgili Hanife,

Sizleri birazcık gülümsetebildiğime çok sevindim canım:-) Hepimizin gülmeye, gülümsemeye ihtiyacı var. Bu nedenle blogları seviyorum. Biri mutsuzsa diğeri mutludur ve sana destek olup yanında olduğunu hissettirir...

Sevgili Gazel Vakti,
Yeni bir yerin olduğuna sevindim, gittin sanmıştım. Baby TV çok ilginç. Bebekleri sakinleştiriyor hatta hipnoz filan ediyor. Komşumun bebeği var, onlara ne zaman gitsem baby TV karşısında mutlu mesut otururken buluyorum onu.

Sevgili Age,

Jetgil'deki o ilginç eşyalar bizim de hayal gücümüzü çalıştırıyordu aslında. Sonuçta büyük buluşlar da haya ederek doğdu değil mi? Hiç birşey için olamaz dememeli.

Hepinize Renkli bir hafta diliyorum.

10:43 PM

 
Blogger Behiye said...

Benimki Şeker Kız'dı. Şu an denk gelsem zevkle seyrederim yine. Zaten hala çizgi film seyrediyorum :)Sevgiler.

11:39 AM

 
Anonymous Anonymous said...

ne güzel çizgi filmler vardı eskiden şimdilerde sacma sapan yayınlar :(

3:43 PM

 

Post a Comment

<< Home