Sunday, November 05, 2006

Rejim, soğuk, kar ve diğerleri

Kızlar, ödevlerinizi çıkartın, kontrol edeceğim! Eveeetttt, neler yaptık haftasonunda? Sevdiklerimizi mutlu ettik mi? Şımarttık mı? Ya kendimizi?

Sen ne yaptın diyeceksiniz şimdi. Hımmm... Aslında haftasonu umduğum gibi gidemedi. Neden mi? Önce onu anlatayım. Cuma gecesi saat 10 gibi oğlumu yatırdım, ben de onun yanına yatıp biraz konuştuk, gıdı gıdı yaptık, oynaştık... O uyuyunca ben de sızmışım onun yanında, eşim de ya ne oluyor, hanım nerede kaldı diye gelmemiş, bi kalktım saat 12, eşim TV izliyor büyük bir ilgi ile, kendimi yatağıma attım çünkü başımı tutamıyorum, o uyuyuş işte... Saat 9 gibi bir kalktım, dışarıda kar yağıyor! Hemen kalorifere koştum ki daha hiç kaloriferi yakmamıştık bu evde! Ve bir türlü yakamadık. Eşim problemin kaynağını bir türlü anlayamıyordu, servisi aradık ama tabi yoğunluktan ne zaman gelecekleri belli değil dendi, farklı bir şey olsaydı şaşardım zaten. Neyse ev aslında iyi bir izolasyona sahip ve güney cephesi, o nedenle aşırı soğuk değildi, kalın kalın da giyindik. Ben iş yaptığım için zaten üşümedim. Eşim sürekli arızayı gidermeye çalıştı. Bu arada borulardan su akmaya başladı, alt kat komşusu geldi, ebeveyn banyosundan su sızmış ama bizde su görünmüyor ama başka odalar su içinde! Habire yerleri silip duruyoruz. Böyle olmayacak dedik, sitenin servisini çağırdık, bu arada bir türlü çalışamayan internet ile ilgili adam yüzüncü kez bize gelmişti ve bir yandan O, bir yandan diğer adamlar çalışmaya başladı. Oğlum arkadaşına gitmek için tutturdu, ben de onu bıraktım, dönüşte annemin sıcak ve huzurlu evine uğradım. Annemin kollarında, soyduğu elmaları yiyerek azıcık huzur ve sıcak buldum. Birazdan eşim geldi, düzelmemiş! servis de bir hafta sonra gelebilirmiş! Aman Tanrım. Akşam anneme geliriz kalırız dedi. Hayır ortada tuhaf bir durum vardı. Eşim anneme gelip kalmak için aşırı ısrar ediyor, annem de tabi gelin diyor ama aman çocuklar üşütmeyin, burada yiyelim filan demiyordu. Hatta biraz alındım da.

Neyyyysseee, kar altında araba ile oğlumu aldık, eve geldik, oğluma kalın giyin diyorum, o da çok sıcak diyor. Sonra oğlum anne kalorifer sıcak dedi. Bana gün içerisinde bu şakayı üç beş kez yaptığı için yutmadım. Sonra bir elledim, sıcak, ev de sıcak! Eşim ile annem bana oyun yapmış, kaloriferler düzelmiş, sular oradan buradan akmıyor. Oh ne güzel!

Yani süprizi aslında eşim bana yapmış oldu:-) Ben yorgunluktan, soğuktan, koşturmaktan size verdiğim ödevi kendim yapamadım yani. Amaaaa akşam önceden kalmış bir küçük şişe şampanyayı patlattık. Diyeceksiniz neden? Bir nedeni yok, belki bu kışın yağan ilk karı için olabilir. Kutlamak için nedene ihtiyaç yok aslında. Oğluşum da şampanya kadehine konmuş gazozu ile bize katıldı. En kötü günümüz böyle olsun dedik, mutlu, huzurlu, sıcak yuvamızda Survavior izlerken şampanyamızı içtik. Şampanya içerken hep birşey aklıma gelir. Çocukken bir dizide kadınla erkek şampanya içiyorlardı. Kadın kadehi tokuştururken demişti ki, "Bir elimizde şampanya, bir elimizde havyar, en kötü günümüz böyle olsun" O sahne çok ilgimi çekmişti, annemin altın yaldızlı kadehlerini aşırır, su koyar, bir elimde çukulata, bir elimde su o sahneyi canlandırırdım. Havyarı tatlı bişi sanırdım:-) Çocukluk işte.

Pazar günü kendimizi ailecek alışverişe verdik. Oğlana, bana bir spor ayakkabı, anneme bot, eşime hiç bişi aldık. Ayrıca kendime Nike'dan tayt fitness eşortmanı aldım, çok cici. Bir de spor çantam yoktu onu hallettim.

Arkadaşlar, kilo verdin mi diye sorarsanız biraz diyebilirim. İlk tartıldığım yerde tekrar tartılamadım ama annemin tartısına göre 2 kilo vermiş görülüyorum bir haftada. Biraz miğdemde azalma var gibi ve bacaklarımdaki selülitler çok çok azalmış durumda. İlginç bir şekilde spor selülitlere iyi geliyor. Zaten öncesinde tenis de bayağı azaltmıştı. Bu çok hoşuma gitti.

Ne yedim ne içtime gelince:

Cumartesi:

Kahvaltı aynı

Öğle yemeği: Sebzeli Noddle, yani yumurtalı çin eriştesi. Yapılışı:
Noddle'ı pakette anlatılan şekilde haşlayın. Bu arada 8-9 adet mantarı az zeytinyağında soteleyin. 2-3 havucu haşlayıp küp küp doğrayın. 2-3 sarımsağı rendeleyin veya ince doğrayın. Yarım adet pırasayı incecik kesin. Yeşil soğanları da incecik doğrayın. Tüm bunları mantara katın ve yüksek ateşte (wok varsa çok iyi olu, yoksa tefal tavada da olur) pişirin, 2-3 tatlı kaşığı soya sosu ilave edin. Sonra noddleleri ekleyip bir iki dakika karıştırın. Enfes, hafif ve sağlıklı bişi. Mutlaka rejimde yapın ve kendinizi şımartın. Kabak, brüksel lahanası, maydonoz ve aklınıza gelebilecek sebzeler konabilir. Hiç yağ katmayın sonradan...

Akşam yemeği:

Kalan noddle'dan azıcık aldık, ve 2 kaşık zeytinyağlı pırasa...

Gece: 1 Kadeh şampanya (Asortik kızar şimdi, haftada 3 kadeh oldu! ama kırk yılın başı...) meyve

Yine gece: Miğdeler kazınınca eşim sağolsun harika bir havuçlu salata yaptı. Ben yağ koydurmadım kendiminkine ama beyaz peynir koydum, eşim iğrençsin dedi peynire bulanmış havuçları görünce. Ne yapayım ben öyle seviyorum:-)

Pazar:

Sabah aynı.

Öğlen:

1 kaşıkçık Pırasa, az yağda domates ve biber ile sote edilmiş mantar, 1 dilim ekmek kırmızı lahana salatası, bol tere...

Akşam: Kabaklı sufle, 1 kaşık pırasa, kırmızı lahana, tere, 1 dilim ekmek

İşte böyle arkadaşlar. Moralim iyi sayılır kilo konusunda. Kendimi daha ince hissediyorum. Ama akşam eşimin iş yemeğine katılacağım ve rejim güme düşebilir... Offf ne olacak bakalım.

Öpüyorum renkli dostlarım:-)

9 Comments:

Blogger Damak Tadı said...

Selamlar güzel bir haftaya başlarken,
Hafta sonun yine anlatmana rağmen fena geçmemiş.Önemli olan aksaklığı gidermiş olmanız fikrimce en güzeli idi.Soğuk havalarda oturmak çok zor hele de çocuk olunca..Gerçi zamanla insanın vücudu o sıcaklığa ister istemez alışıveriyor.
Gelelim kutlamaya;dışarı çıkamasınızda evde şampanya ile kutlamanızda çok güzel olmuş.Ödevini tam olmasa da tamamlamış oldun canım,tebrikler..
Gelelim diyet konusuna diyetisyenin sana toleranslımı davranıyor anlamış değilim.Şaraplar,sebzeli makarnalar ohhh ohhh Allah versin gözümüz yok inan.Benimki de beni dişine göre bulmuştu resmen canımı almaya çalışıyordu.Herşeyden yiyebilirsin fakat 2 yemek kaşığı.Yağsız salatayı biel çok görüyordu bana.Neymiş efendim az yemeği öğrenmekmiş ana ilke.Sonra zaten zayıflama arkasından gelirmiş.Yaşam felsefesini de buna göre değiştirmiş olurmuşuz falan filan.Yine sinirlendim,verdiklerimi aldım da.((
İyi haftalar diliyorum canım,sevgiyle kal.

4:12 AM

 
Blogger EBRU said...

Canısı sen şampanyanı yudumlarken benim rejimde kayınvalidemin güzel yemekleri ve kırmızı şarap ile suikaste uğruyordu. Tartıda 1 kilo vermiş gibi gözüküyorum ama pek inanasım gelmiyor. Bugün itibari ile kaldığım yerden devam ediyorum. Bakalım ne olacak :( Sevgiler.

4:20 AM

 
Blogger renkler said...

Gülcüğüm, diyetisyenim kendim oluyorum:-) O nedenle teloranslı davranıyorum:-) Şaka bir yana diyetisyene gitmeyi şu anda düşünmüyorum, kendi listemi kendim hazırlıyorum. Haftada 2-3 öğün karbonhidrat öğünü koydum. Bir gün kepekli makarna, diğer gün de noddle yedim. Bu ikisi de diyette veriliyor ama az olacak! Yani aslında herşeyi yiyorum ama az. Makarnayı bir kase yiyorum. Şarap ve şampanya bu haftaya has oldu:-) Bir de biraz kalorili birşey yersem veya içersem o gün veya ertesi gün birşeyden kısıyorum, mesela ekmek yemiyorum. Bu şekilde, herşeyi yiyerek moralin de yerinde oluyor, hem de kendini doymuş hissediyorsun. Mesela şu an 2 kaşık kabak yemeği yedim ekmeksiz, yanında da 1 kaşık yoğurt, kendimi çok tok hissediyorum. Ama akşam ne yaparım bilmiyorum:-)

Senin ödevini göremedim canım?

4:31 AM

 
Blogger renkler said...

Ebrucuğum, benim iki annem de harika yemek yapar o nedenle rejimi onlarda sürdürmek zor. Bence tartı doğru söylüyordur:-)

4:32 AM

 
Blogger fatos said...

Maşallah demek istiyorrum renklercim, her ne kadar kaloriferle uğraşmış olsanız da bu posttan benim aklımda kalan şampanya ve evde aile saadeti...Gerçekten en kötü gününüz böyle olsun... Bu hafta verdiğin ödev konusunda napabilirim diye düşündğm cuma eve giderken, Mömo ders çalışmak zorundaydı...Bu yüzden ben de kendimi mutfağa adayıp ona yemek yaptım, taze sıcak ekmek yaptım... Hoş oldu valla, sıcacık ev,dışarda kar,mis gibi ekmek kokusu ve sevdiğim...

4:42 AM

 
Blogger renkler said...

Fatoşçuğum, daha ne olsun. Ona sevgiyle yemek yapmışsın, beraber olmak başlıbaşına bir hediye her iki tarafa da... Öpüyorum.

4:59 AM

 
Blogger sevilay said...

sen sansli kisilerdensin, yilin ilk karini gördün. Eviniz simdi sicaksa ohh ne güzel, bende kar istiyorum, burayada gönderin:)

Ne güzel anltamissin yine herseyi, detayli detayli.

Alisversinizide yapmissiniz, esine demek hic aldiniz, güle güle kullansin:)) Genelde erkeklere nerdeyse hicbirsey alinmiyor:)

Güzel bir hafta diliyorum ve insallah yankinda burayada kar yagar.

selamlar

6:37 AM

 
Anonymous Anonymous said...

bu sogukta evsizlere, sobali evde oturanlara, yemek bulamayan hayvanciklara Allah yardim etsin, cok zor degil mi biz sogukta bile duramiyoruz..:((

Erkekler zaten hicbirsey alsinlar, onlar bizim gibi pirlantalara sahip, en degerli hediye daha ne olsun;)

9:02 AM

 
Blogger renkler said...

Sevilaycığım, arada eşine hiçbişi alacaksın, sonuçta Onun da canı çeker:-)

Salıncakta iki kişi, çok haklısın, bizim gibi pırlantalara sahip insanlar başka ne isteyebilir ki!

Mercancığım, çocuğum sana on veriyorum.

Kendini kandırmacığım, sana da on veriyorum:-) Ama öyle iskender filan deme yanımda kötü oluyorum bak:-)

11:06 PM

 

Post a Comment

<< Home