Sunday, January 21, 2007

Acı Vatan Alamanya...

Arkadaşlar hoşbuldum. Hülya Koçyiğitin 1960 ların sonu veya 70 lerin başında oynadığı filmde betimlendiği üzere Acı Vatan Almanya'dan döndüm. İki günlüğüne biryerlere gitmek akıl karı değil, inanın çok yoruldum. O neydi yaaa! İki gün boyunca fuardaki standımızda dikildik, gelen Türk misafilerle ilgilendik ki inanın öyle akın akın gelmiyorulardı. Beklemek, dikilmek çok sıkıcı ve aptalca. Bir şey yapmadan duramamayan bir tipim. Hayır, orayı bırakıp başka yerleri de gezemedik. Sadece yan holdeki bir firmada bulunan bir firma ile toplantımız vardı oraya kaçtık. Onun dışında pek birşey yoktu.

Bizim standın hakkını vermek lazım. Üst katları ile 2000 m2 civarında devasa ve etkileyici bir standdı. Kimse kimseyi bulamadığı için herkese telsiz vermişler. Biz Türklere vermek kimsenin aklına gelmedi nedense, üvey evladız ya. Neyse, biz zati Türküz, birbirimizi buluruz:-)

Almanyayı çok sevdiğimi söyleyemem ama garip bir huzur da bulduğumu itiraf etmeliyim. Adımınızı attığınız andan gidene kadar stres olmayacağınızı bilmek ilginç bir duygu. O sakinlik bazen sizi ambale ediyor, salaklaştırıyor. Hani sakinleştirici alıp kal gelmiş gibi oluyorsunuz. Fuarın karmaşasında bile gizli bir dinginlik vardı...

Bu sakinlik ve huzur belki iki günlüğüne hoş geliyor ama bir yerden sonra sinir bozucu olmaya da başlar. Motorlaşmış bir hayat, donuk mavi bakışlar, sessiz bir tonda yapılan mesafeli konuşmalar bir yerden sonra sizi geriyor ve sıkıyor. O nedenle ülkemi hiç bir yere değişmem. Ve inanın biz Türkler olarak aslında çok akıllı, problem çözücü, pratik zekalı, yetenekli ve çalışkan insanlarız, kesinlikle bunu kabul edelim. Tek eksiğimiz organizasyonsuzluk. Çok büyük bir potansiyelimiz var... Kendimizi kesinlikle küçük görmeyelim ve kendimize güvenelim...

Aslında sevgili arkadaşım Wish ile çok eğlendik orada. Ciddi ciddi hayatımda en çok güldüğüm iki gündü diyebilirim. Standda otururken, dolanırken, yani iş yapmadığımız anlarda insanlar ile ve olan olaylar ile dalga geçtik, eğlendik. Çok aç kaldık çünkü yemek arasına çıkamama gibi salakça bir pozisyonda bulduk kendimizi (Türkler olaraktan)... Neyse önemli değil, eşek olanın sırtına semeri koyan çok olurmuş... biz eğlendik ya yeter... Eğlencemiz uçakta başladı. Uçakta bol bol kaynattık... Uçak inişe geçince ben makyaj yapayım da soluk soluk Almanyaya inmeyim ayıp olur dedim:-) Başladım komple makyaja. Hiçbirşeyi de eksik bırakmıyorum. O sıra hava muhalefeti nedeniyle uçak bir sarsılmaya başladı ki sormayın. Ben bu tip şeylerden etkilenip korkmam. Uçakta herkes bağırıyor, bir hareket, bense sakin sakin makyaj yapıyorum. Wish de bana şaşıyor, bir milim hatasız makyaj yapıyorum diye. Dahası hiçbir korku tepkisi yok bende. Bunu düşününce bizi bir gülme aldı. Biz gülerken ağlıyoruz sanan öndeki 3 Alman korku dolu gözlerle bize baktı, tabi bizi gülerken gördüler. Ama bizim gülmemiz artık durdurulamaz bir hal almıştı. Hani bazen size de olur değil mi, bir türlü susamazsınız. Neyse güle oynaya indik. Hayır yani düşeceksek de Allah korusun ağlasak ne yazar değil mi?

Sonra da bol bol güldük işte. İlk akşam şirketin tüm dünyada çalışanları ve misafirlerinin katıldığı dev bir organizasyon vardı. Tipik Alman yemekleri, eski Alman kıyafetleri içindeki çalgıcılar, yine eski dağ kıyafetleri içindeki garsonlar, Alman müzikleri (durmadan ve durmadan, hatırlayın: Heidinin müziği tipinde bir sürü benzer şarkı), bira:-) Almanların, özellikle de günyedekilerin yaz kış tercih ettikleri ama aslında yaz içkisi olarak uzmanların önerdiği buğday birasından yudumladım ben de... Efes Gusto adı altında bunu üretmeye başladı. Bence bir deneyin. Bu birayla birayı kiralamış değil satın almış oluyorsunuz (tuvalete gitme ihtiyacı daha çok az oluyor da...) Ama tadı tipik biraya çok çok benzemiyor, nefret de edebilirsiniz. Ben seviyorum.

Alman yemekleri olarak yiyebildiğim bir tek o güzel patatesleri ve brokolidir. Etleri zaten hep domuz. Bir de öküz eti vardı.... Iykkkk... Resmen yemek büfesinde öküz eti verilen kısımda bufalo resmi vardı!!! Yani yemekleri pek bana uygun değildi. Bir de mini mini elbisele içerisinde 4 tane fıstık kızın (ki gördüğüm ender güzel Alman kızlarındandılar) oluşturduğu bir müzik grubu masaların arasından dolaşa dolaşa saksafon çalıyorlardı. Özellikle erkeklerin hayranlığını kazandılar, kadınlarınsa kıskanç bakışlarını:-) Resimler çektik. Arkadaşlar bana yollayınca bloğumda yayımlarım...

Bu arada ben sadece bizim vatandaşlarımızın karşısındakine baktığını, süzdüğünü ve hatta bakışları ile rahatsız ettiğini düşünüyordum. Ama bu Alamanlara bir haller olmuş, kadını erkeği sizi baştan aşağı süzüyor. Wish ile bana o kadar çok bakıldı ki biri bize şaka mı yapıyor tribine girdik. Hani biz bilmeden tüm Münih anlaştımı ne diye. Neydi o yaaa. Valla bir hoşlar! Belki salaş, özensiz ve donuk Alman kadınlarından bıkmışlardır ve biz değişik gelmişizdir ne bileyim, ya da herkes herkese bakıyor öyle mööö gibi...

Aslında daha bir sürü şey var ama artık sonraya kalsın. Bir de mimar arkadaşım bmg beni sobelemiş, yaşasın. Yarın onları yanıtlayacağım ve içinizden bir kaçını sobeleyeceğim.

Bu arada Kuğuuuuu ne oldi sana, neredesin. Veee salıncakta iki kişi bloğuna giremiyorum, niye, neden, nasıl? Çözüm?

Renkli haftalar...

14 Comments:

Blogger Bocuruk said...

Hoşgeldin canım :) Anladığım kadarıyla hem yorucu hem sıkıcı bir ortamı Wish ile birlikte öyle olmaktan çıkarmışsınız. İyiki birlikteymişsiniz. O yorgunluğun üstüne bile bizleri habersiz bırakmadın. Sağol :)

1:30 AM

 
Anonymous Anonymous said...

Hoşgeldin, Renkler'cğm. İyiki yanında sevdiğin bir arkadaşın varmış da, kakara kikiri geçmiş yolculuk :))

1:56 AM

 
Anonymous Anonymous said...

Hoşgeldiiiin :)

2:27 AM

 
Blogger renkler said...

Bocurukçuğum, iyi ki O var zaten. Bunu birbirimize sık söyleriz, çünkü o kadar garip insan ilişkilerine şahit oluyoruz ki. İyi arkadaşların olması güzel...

3:27 AM

 
Blogger renkler said...

Ayçiçekçiğim hoşbulduk, valla aynen kakara kikiri geçti:-) Ne yapalım, başka türlü nasıl geçecek hayat dimi?

ccc ciğim hoşbuldukkk:)

3:28 AM

 
Blogger Yaz said...

Canım hoşgeldin. Bende biryerlere gitmediğim halde bir haftadır bloğumdan uzak yaşıyorum :) e bunun üzerine sen gittin Kuğuu yok valla kötü hissettim kendimi. Neyse ki sen döndün :) Seyahatinin iyi geçmesine sevindim.

5:24 AM

 
Anonymous Anonymous said...

Hoşgeldin renklercim güzel geçmesine çok sevindim.İyi ki Wish ile gitmişsiniz tek başına çok sıkıcı olabilirdi.

6:29 AM

 
Blogger renkler said...

Yazcığım, sen yazı yazmasan da arada bizi ziyaret et:-) Ama hani yazsan süper olacak... Kuğu da kaçmış zati... Umarım sorun yoktur.

Kelebekçiğim Wish olmasa belki de gitmezdim. Almanya iki günden fazla da çekilecek yer de değil hani...

7:24 AM

 
Anonymous Anonymous said...

Hoş geldin renkler. Anladığım kadarıyla renklerini Almanya'ya da taşımışsın. Hiç gitmedim ama hep -belki de kuzeyde olmasından- soluk bir tarzı varmış gibi gelir. Akdeniz insanıyla taban tabna zıt yani. Senin 2 günlüğüne orayı renklendirmen iyi olmuş.

2:05 PM

 
Anonymous Anonymous said...

Hayatıım sorun halloldu.:)
hemen koştum sana.
geç oldu ama toplu yazayım, o tatlı küçüklüğünü görmek isterdim.Kimbilir belki görmüşümdür.:)
biraz büyük ablanım ya.:P

Gülle güle git diyemedim ama öyle gitmişsin sevindim.ve döndün hoşgeldin,özlemiştim.:)
İyi arkadaş kadar güzel bir şey varmı? Allah'ım ayırmasın.
Sevgilerimle.

6:50 PM

 
Blogger renkler said...

Ayselciğim, oradaki insanlar ile alakasızız bu kesin. Ama şu var ki çok saygılı insanlar. Yani ufacık bir iyilik veya yardım yapıyorsun yüz kez teşekkür ediyorlar. Bir yere alışverişe giriyorsun, seni sıkmıyorlar, birşey satın alırsan teşekkür ediyorlar ve herkes birbirine iyi günler diliyor, gülümsüyor. Aslına bakarsan onlar kendi içlerinde çok yalnız. Kendileri ile konuşacak insan çıkınca çeneleri düşüyor. Aslında Güney Almanya kuzeyden kesinlikle daha iyi, insanları daha sıcakça...

10:42 PM

 
Blogger renkler said...

Yağmur Damlacığım, ablacığım:-) Kesin görmüşüzdür birbirimizi. Kesin ortak dostlarımız vardır, hatta Engin teyze diye anlattığım komşularımızı mutlaka sülaleleri icabı tanıyorsundur...

Kazasız belasız geldim çok şükür:-) Senin de sorunun çözülmüş, daha ne...

10:44 PM

 
Anonymous Anonymous said...

Biraz gec oldu ama olsun, ehh hosgeldin canim. Yada nasil desem güle güle:)) Keske fuar bizim buralarda olsaydi da bizde görüsebilseydik. Ehh almanlarin karekterlerini az cok cikarmissin. Ben almanyada yasadigim halde, almanlardan nefret ediyorum, bunlar kadar ac göz, nankör, kiskanc, arkaplanli gibi millet yoktur. Soguk kanlilar, kendini begenmisler, bir afedersin kendilerini bok zannediyorlar. Ne varsa bizim türk milletinde var.

Ama gezemedigine üzüldüm, neyse bidahakininde insallah. Sen burdayken firtinayi yasadinmi? Yoksa gerimi dönmüstün, gecen hafta persembe, cuma cok felaket bir firtina vardi almanyada.

1:46 AM

 
Blogger renkler said...

Sevilaycığım fırtınayı yaşadım, hem de ne yaşama. Münihde Arabella shereton da kaldık. Odam 20. kattaydı ve ne rüzgar sesi duydum gece boyunca! Mümkün olduğunca dışarı çıkmayın diye uyardılar ama akşam dışarı eğlenmeye çıkmamalık edemedik:-) Almanlar kesinlikle çok kendini beğenmiş, hatalarını asla kabul etmiyorlar, ama ben onlar ile çalışıyorum, ne kadar basit hatalar yapıyorlar bir görsen, hatalarını bulunca morarıyor ama belli etmiyorlar. Senin için öyle bir yerde yaşamak zor olsa gerek.

1:51 AM

 

Post a Comment

<< Home