Wednesday, May 16, 2007

Yeşil Gözlü Yakışıklı...

Annemden size çok bahsettim. Artık Onu tanıyor gibi olmalısınız. Oysa babamdan pek bahsetmedim değil mi? Sanırım onu kaybetmiş olmam nedeniyle üzülüyorum ve üzüldüğüm şeylerden pek bahsedebilen bir insan değilimdir. Beni üzen konuları hep görmezden gelir, arkalara atarım. Snıyorum bir anlamda kaçış. Ama babamı anlatmak da istiyoru. Yeşil gözlü yakışıklıyı:-)

Babam Sultanahmet'te doğmuş ve çocukluğu, gençliği orada geçmiş. Subay babası yüzbaşı iken, O henüz 2 yaşındayken kaybetmiş. Bir ağabeyi ve kendinden oldukça büyük bir üvey ablası var... Annecikleri, yani babaannem onları tek başına yetiştirmiş. Üvey kızı da dahil... (Süslü babaannemi bir gün size ayrıca anlatacağım.)

Neyse, babam çok zeki bir çocukmuş ve matematik zekasına sahipmiş. Fakat nedendir bilinmez Hukuğa başlamış. 4. sınıfa geçerken ki neredeyse avukat olacakmış birdenbire avukatlığın, koca kitapları hatmetmenin kendine göre olmadığını anlayıp kendisini mutsuzluğa boğan o okuu bırakıp Matematik bölümüne girmiş. Sevgili matematiğine kavuşmuş yani... Ailesi bu duruma ne demiştir, onu iknaya çalışmış mıdır bilmiyorum ama O çok mutlu hissetmiş kendini.

Sonuçta Matematik öğretmeni olmuş lisede.Eski idealist öğretmenleri bilirsiniz... İşte O da onlardan biriydi. Para ile özel ders verme çılgınlığının başladığı dönemlerde buna kızıp okuldaki fakir fakat çalışmaya istekli öğrencileri toplayıp haftasonları onlara kurs veren bir insandı kendisi.

Sadece matematiğe meraklı değildi, mesleği ile çok tezat bir şekilde sanata meraklıydı. Ahşaptan (kiraz ağacı) heykeller yapıyordu. Ünlü heykeltraş Füreyyanın eserleri ile aynı yerde heykelleri sergilenmiş gençliğinde mesela. Ama bunları çok satmadı. Daha çok zevk için yapıyordu. Hala durur heykelleri. Oğluş küçüklükte bir iki kol bacak kırdı:-( Ama tamirini yaptım. Bir ahşap vazosunu da ben kırmıştım kaza ile:-( Matematikçi bir adamın işten gelip örtüsünü serip heykelleri ile uğraşması ilginç geliyor aslında... Ağabeyim ve bana sanatı sevdiren de O olmuştur. Fransızca resim kitaplarına beraber bakardık, bana ressamları anlatırdı... Kimi en çok severdi neden hatırlayamıyorum? Belki beni sanatta etkilememek için söylememişti kimbilir?

İleride ağabeyim çok resim ile uğraştı ki kendisi de mühendistir. Ben de sözde sanatçı, mimar oldum. Mimarlar alınmasın ama çoğumuz sanatçı değiliz. Hele Türkiye'de yapılan binaları sanat olarak algılamıyorum, üzgünüm. Ben de sanatçı filan değilim. Tersine mimarlığa başlayalı, herşeyi bilgisayar ile çizeliden beri bir kedi resmi yapamaz oldum haberiniz olsun. Çocukları mimar olmak isteyenlere duyurulur:-)

Babamı hep köşesinde kitap okurken, yanında maden suyu, bardağı, meyvesi ile hatırlıyorum. Tipik bir babaydı aslında, hiç bir iş yapmazdı, hatta alışveriş bile annemin üzerindeydi. Ama bunda annemin hatası var. Şöyleki: İlk evlendiklerinde babacığım alışveriş yapıyormuş. Annem her zamanki birşey beğenmez hali ile getirdiği şeyleri sürekli eleştiriyor, babamın kafasını şişiriyormuş. Kısa bir süre sonra babam paketi annemin önüne koyup bundan sonra sen yap demiş. O gün bugündür evin alışverişini annem yapar.

Babam o kadar iş yapmaz bir babaydı ki hani annem evde yoksa ve ben ondan su istemişsem bana yanında duran maden suyundan verirdi. Ben nefret ederdim maden suyundan! Olsun, yanımdaydı ya!

Babamın en sevmediğim özelliği bana akıldan matematik problemleri çözdürmeye çalışmasıydı. Ben de bir psikoloğun muayenehanesindeymişim gibi kanepeye uzanır, babamın sorularını akıldan çözmeye çalışır ve cevap verirdim. Bir gün hiç unutmuyorum yine böyle bir azap çekiyorum. Soruların cevabını düşünmek için arada babama "bir dakika" derdim hep zaman kazanmak için. Yine bir soru için de "bir dakika" dedim. Babam "doğru, dedi. Zamanla ilgili bir problemin cevabı bir dakikaymış! Ne şans! Renk vermedim tabi:-)

Babamla aslında haftasonları çok vakit geçirirdik. Gezenti annem dışarıda ise onunla Uzayla ilgili kitapları okurduk. Sorduğum sorulara sabırla cevap verirdi. Bir sürü uzaya, aya, dünyaya ait ansiklopedilerim vardı, onlara bakardık. O zamanlar astronot olmayı planlıyordum. Babacığım hayallerimi yıkmamak için Türkiye'de bunun mümkün olmayacağını söylememişti...

Hemen her rahmetlinin ardından denir ya, çok iyi biriydi diye... Babam cidden iyi bir insandı.
Kanser illetine düşüp birden bire çöktü. Hastalığın teşhisinden sonra bir yıl kadar yaşadı. Son gününde dua edecek kadar kendinde değildi ve konuşamıyordu, buna rağmen işaret parmağını yukarı kaldırıp Allahın bir olduğunu belirtmişti.

Onu hasta, fakat kendinde olarak en son bir akşam üzeri yatak odasında koltuğunda otururken ve pencereden bakarken hatırlıyorum. Annem de koltuğun kenarına oturmuş, babamın saçlarını okşuyor. Beraber kavak ağaçlarına bakıyorlar. İkisi o an neler hissediyorlar, neler düşünüyorlar sonsuza kadar bilemeyeceğim... O ikilinin hüzünlü huzurunu bozmadan onları izliyorum. O kareyi beynime kazıyorum ve hiç unutmuyorum...

24 Comments:

Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

ağlattın beni,son paragraf bitirdi. şu anda başka bir şey yazamıyacağım. birazsonra yine gelirim.

1:15 AM

 
Blogger böğürtlengözün annesi said...

Canım arkadaşım; Allah babacığını yattığı yerde dinlendirsin, nur içinde yatsın. Bir kız evladının babaya ciddi şekilde ihtiyaç duyduğunda kaybetmişiz babalarımızı. Ama ne mutlu ki onları anarken , onlardan bahsederken hep saygı ve sevgi içerisinde bahsediyoruz.

1:20 AM

 
Blogger renkler said...

Yaaa, yağmur Damlacıkım, üzülelim ağlayalım diye yazmadım bu yazıyı, beraber babamı analım diye yazdım. Ama itiraf ediyorum, sonu biraz acıklı olmuş. Ben de hüzünlendim yazarken.

1:50 AM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Böğürtlen gözlünün annesi, Kızlar için zordur babasızlık. Evliliğimde onun varlığını çok aradım. O olsaydı bir çok şey farklı olurdu hayatımda.

1:51 AM

 
Blogger [ fiкяiмiи iиcє güℓü ] said...

Renklercim, yeşil gözlü yakışıklıyı ben de rahmetle anıyorum.. yattığı yer nurlarla dolsun.:) Canım benim, son paragraf benim de koptuğum andır.:(( Gül ağacı, nasıl da sağlam durmuş.. ona da sevgiler saygılar.:)

2:02 AM

 
Blogger Gamzeli said...

Canım allah babana rahmet eylesin...Allah yattığı yeri nur etsin...Çok zor bir durum...Bazen aklıma geldimi annem ve babam kendi kendime ağlıyorum ben nasıl dayanırım diye ama dayanmak zorundayız elbet birgün hep beraber olacağız tekrardan...:(((((((

2:43 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

Canım bunu daha önce konuşmuştuk seninle. İç hastalıklarından ölenler şehittir zaten.
Allah'ım kalanlara sabır versin.
Ama bir de şunu diyecektim.Bütün matematikçiler illa bir sanat ile uğraşıyorlar. Dinleniyorlarmış o zaman.
EE sırf sözel zekaya sahip olanlar( benim gibi) sadece sanatla uğraşınca:P beynimiz hiç yorulmuyormu demek oluyor bu?
Yok bence ,bizmki başka uğraşlara gerek duymayacak kadar güzel zeka.:)

Dün yazını geç gördüm. aa oğluma sorayım bakayım. bana kalsa ikisi de derim diye bekledim.
Oda 17.30 da geliyorken,saat 19.oo haber verip, 21.30 da geldi. bu yüzden oldukça serin bir akşam geçirdik. Kesin annesin derdi.onun için sormadım.:)

benim sayfada bir soru sordum ,danışmak için bir bakarmısın?.:)

3:14 AM

 
Blogger renkler said...

İnce Gülcüğüm,Annemin adı Gül Ağacı olarak kalsın, çok hoşuma gitti:-) Annem kimbilir ne acı yaşadı ama dimdik ayakta durmasını da bildi. Babama ve bazen bana hissettirmeden kuytu köşelerde ağlarmış hep...

3:54 AM

 
Blogger renkler said...

Gamzeliciğim, amin canım. Allah ailene uzun ömür versin...

3:54 AM

 
Blogger renkler said...

Yağmur Damlacıkım, sen daha çok arkadaşsın bence. Yine de oğluşuna bir sor keyifli anınızda:-)

3:55 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

Teşekkür ederim. birde altına bir Hadis ekledim,bak bir hoşuna gider sanırım..:)
baban hangi lise de öğretmendi? Benİzmit lisesinin meşhur Fethi babasından ders almıştım.

4:58 AM

 
Blogger KUGUU said...

Agladim.
Nedenini bilirsin RENKLERcgm.
BABAcigina Allahtan rahmet diliyorum, mekani cennet olsun insallah. Benim Annecigimde son gunlerinde hep sehadet getirdi ve giderken o guzel elinin isaret parmagi tek olarak kaldirmisti. Yikayip abdestini aldirirkende kapatamadik:(
Tum sevdiklerimizin mekani cennet olsun.
VE
Anilarimiz hep ne guzel... Huzun ozlembitmesi mumkun degil ama bu guzel anilar ve bu guzel varliklar icn de Allahima sukurler olsun- hep derdim zaten "iyi ki BENIM Annemsin" diye... :(

5:40 AM

 
Blogger renkler said...

Yağmur Damlacıkım. Eskiden lisenin karşısında ortaokul vardı. En son orada müdür yardımcılığı yapıyordu. Bu arada hadis çok güzel ve çok doğru. Günümüzde buna takan var mı sence. Bırak çok zengini, iyice bir düğün yapan adam kişi başına emek parasını düşünüp en başta fakirleri eliyordur...

5:49 AM

 
Blogger renkler said...

Kuğucuğum, valla ağlatmak istemedim. Ağlama artık, ağlamayalım. Ne yapalım, haya bu. Kalan sevdiklerimize Allah uzun ömür versin değil mi?

5:50 AM

 
Blogger - said...

Ağlattın beni...Allah sevdiklerimizden hiç ayırmasa bizi keşke.

6:12 AM

 
Blogger renkler said...

Kelebekçiğim, üzülme canım... Babam herhalde Rahmet istedi. Bugün başka şeyler yazacaktım ama birden babamı yazdım...

7:26 AM

 
Blogger Bocuruk said...

Canım,
Ben de babamı çok özledim biliyor musun? Bizlere çok mesafeliydi ama yine de bizleri düşündüğünü çok iyi bilirdim. Allah mekanlarını cennet eylesin.
Bu arada benim sayfaya bir bak istersen. Çok güzel bir çekim değil ama günbatımı fotoğrafı koydum bir tane.
Sevgilerimle...

11:40 AM

 
Blogger Age35 said...

Renklercim nur içinde yatsın babacığın..

1:06 PM

 
Blogger PERİLİ KÖŞK said...

çok özel bir insanmış baban,nur içinde yatsın...

2:04 PM

 
Blogger kurunane said...

muhteşem bir yazıydı sonuna kadar gülümseyerek okudum ama en sonunda beni de ağlattın. mekanı cennet olsun. allah kalan ömrünü sizlere versin.

10:36 PM

 
Blogger renkler said...

Bocurukçuğum, babacığın Nur içinde yatsın. Babam çok mesafeli davranmazdı ama saygı duardık ona, bunu sağlamıştı. Allah mekanlarını cennet etsin. Fotografa bakacağım canım...

11:08 PM

 
Blogger renkler said...

Age 35 çiğim, sağol canım...

11:09 PM

 
Blogger renkler said...

Perili Köşkçüğüm, çok teşekkür ederim canım...

11:09 PM

 
Blogger renkler said...

Kurunaneciğim, sağol canım. Son paragraf herkese dokundu sanırım. Arada üzülsek de ölülerimizi anmak güzel...

11:10 PM

 

Post a Comment

<< Home