Thursday, October 18, 2007

Devamında olanlar...

Sanırım bana nazar değdi:-( Bir süredir nasıl mutluydum biliyorsunuz. Zaten bu sevincime ben de şaşmıştım. Ama dün kötü bir haber aldım. Aslında dönem dönem yaşadığım sorun ile ilgili. Alışmış olmam gerekirdi ama her seferinde sarsılıyorum.

Eve giderken kötü bir ruh hali içerisindeydim. Eşimle dertleştik ama ben yine de rahatlayamadım. Eve gidince oğluşu görünce dayanamadım ona sarılıp ağladım. O da şaştı. Doğru bir davranış değildi ama dayanamadım ve deşarj oldum. Oğluşun yatağına yattım, O da geldi bana sarıldı, öptü. O sıra annem yine yapacağını yaptı. Eşim sorunu ona içeride anlatmış. O da gelip tamam artık hadi kalkın demekle yetindi ve oğluşa kalkmasını emredercesine dokundu ve çekti. Bir de bana soruyor: "Hangi makarnadan haşlayayım" diye! Haydaaa! Ben de eşime sormasını söyledim. Oğluş annemi dinlemeyip sarılmaya devam etti. Birazdan rahatlamıştım.

Annem makarnayı koymuş hatta pişirip zeytinyağ dökmüş. Oysa ki yıllardır bilir ben hep kendime yağsız ayırırım. Asla yağlı makarna yiyemem. Bir de rejimdeyim. Kalktım kepekli makarna haşladım kendime. Beyaz peynir ve maydonozu karıştırıp sos yaptım. Eşim de beni bekledi, yemeği buz gibi oldu.

Annem sonra üzülmüş olacak ki geldi yanıma, yanağımdan fazlaca şımartmamaya özen göstererek öptü, üzülme değmez hiçbirşeye dedi. Sonra da hadi kalk artık, yüzünü yıka, çok çirkin görülüyorsun diyerek bana moral verdi:-) Aslında haklı ama ağlamak benim de hakkım. Demek ki dolmuşum ve öyle rahatlıyorum. Ben içime atamam, rol de yapamam. Oğlum da Allah'a şükür beni çok mutlu etti, eşim de anlayışlı. Ne olurdu annem de öyle olsaydı...

Ben demiştim size dün. Onu çok seviyorum. Oysa çok tatlı bir kadındır genelde... Herkes çok sever. Ama bazen katı işte... Belki de hayat şartları onu bu kadar duyarsızlaştı... Veya yaradılış. Ne bileyim?

Bugün Allah'a şükür daha iyiyim. Dün ağlayıp zırlayınca erkenden sızdım kaldım. Bu nedenle de erkenden, altı buçukta kalktım. Güzel bir kahvaltı, izlemeye tahammül edebildiğim kadar haberler eşiliğinde eşimle sohbet iyi geldi.

Herşeyi dert etmemek gerektiğini biliyorum ama bazen ağlamak, zırlamak, bağırıp çağırmak da iyi geliyor. Kimseyi üzmeden tabi. Ben üzdüğümü sanmıyorum. Amaaaannn, arada olur böyle şeyler. Keyfimize bakalım. Nerede kalmıştık ? :-)

17 Comments:

Blogger - said...

Bence çok ii yapmışsın en azından içinde kalmamış, ben bazen kendimi çok sıkıyorum ağlamamak için. Halbuki ağlasam rahatlayacağım. Zaten bir başka duygusal oldum bu aralar. Ota b.ka ağlıyorum. Her haber izleyişimde ağlıyorum bi kere. Daha doğrusu gözlerim doluyor.

Bence annenin yaradılışı böyle. Bizde annemle böyleyiz, birbirimizi çok severiz ama öpüşüp koklaşmayız hiç. uzaktan severiz birbirimizi. Ben de aynen onun gibiyim, gösteremem sevdiğimi. Bi kocişe bir de kardeşime gösterebiliyorum. Kardiş koskocaman olduğundan ona da gösteremiyorum aslında. Ama çocuklarıma gösteririm herhalde. Kociş çok şaşıyo mesela kendisi annesini durup durup öptüğünden biz garip geliyoruz ona :) Ben de biz içten seviyoruz birbirimizi diyorum...

6:04 AM

 
Blogger renkler said...

Benim eşim sevgisini Allahtan çok belli eder. Ben eskiden daha soğuktum ama şimdi ben de belli ediyorum. Mesela teyzem gelir, koca kadın dizlerine yatarım, sırnaşırım. Anneme de yapıyorum ama işte anlarsın, bir iki seviyor, sonra hadi kalk artık diyor:-) Çocuklarına mutlaka sevgini göster ve sevdiğini söyle. Hani Avrupa Yakasında anne durup durup seni seviyorum diyor ya:-) Aslında çok doğru. Çocuklar da bu şekilde görünce sevmeyi öğreniyorlar...

6:09 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

:)))
yağsız makarna da..))nasıl yiyorsun onu? tamam anladım sosla, ama tatsız birşey olmuyor mu öyle?

konu değiştirmene katkıda bulunayım dedim..)
canım ne yapılabilir ki acaba? annenle böyle yapmamasını konuştun diye biliyorum ben. yine konuşsan,sen benim canımsın. ben senin yanında rahatlıyayım izin ver filan diye tekrar tekrar desen.
eğer faydası yoksa boşver,kafana takma.kolay değil biliyorum ama onu da öyle kabullen. beklenti seviyeni ne kadar aşağıda tutarsan,o kadar hayal kırıklığın az olur.
bak burada biz bize dertleşiyoruz işte. hem o oğluşu da ben mıncık mıncık öperim.teselli de becerirmiş.:))

6:13 AM

 
Blogger renkler said...

Yağmur Damlacıkım, kaç kez konuştum. Yaradılışı öyle herhalde. Ama senin rahmetli anneciğin gibi oğluna hiç öyle yapmıyor. Ağabeyim ne derse o olur mesela. Ona hiç karışamaz. Erkek mi olsaydık ne:-)

Yağsız makarnaya domates sosu yapıyorum genelde. Ama zeytinyağı o zaman koyuyorum. Veya yoğurtla yiyorum. Başka türlü miğdem bulanıyor. Huzsuzum huysuz:-)

6:52 AM

 
Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

bak kedi anneler bile öyle inan ki.
Biz "Lulu şahane anne ,aylar geçsede yavrusuna düşkün. ilgileniyor her zaman. yeni yavruları varken bile eski hasta yavrusuna nasıl baktı" diye methedip duruyorduk herkese.
meğer hikmeti onların hepsinin erkek olmasındanmış.
son yavruları kız. biri hasta çok. (önceden aşı olursa ancak iyi olan,sonradan tedavi kabul etmeyen bir hastalıkmış.ama uzun sürüyor)
garibim körük gibi nefes alıyor hep.daha şurada 25 mayısta doğdu. onunla bir karşılaşsın bir hırlıyor,vuruyor filan,kız çünkü. ondan sonra geliyor,benim en son bulduğum erkek yavru Wicky'i yalıyor temizliyor. savaş eğitimi veriyor.
kendi doğurduğu kızlara bakmıyor(2 aydan sonra)
yabancı erkeği bile sahipleniyor. yaaa işte böyle.
şaşarsın yani.bu dünyanın düzeni bu demek ki.:))

7:10 AM

 
Blogger Annelog Atölye said...

Hepimizde oluyordur böyle anlar, makina değiliz ki. Bir şekilde dışa vurup rahatlamak, bunu da en sevdiklerimizin yanında yapmak gerek.
Annelerle ilişkiler çok karmaşık oluyor bazen, üstünde durma, kesin olan tek şey seni çok sevdiği:)

7:25 AM

 
Blogger renkler said...

Yağmur Damlacıkı, yazık o kız yavruya... Hain anne! Benim anneannem de öyleydi. Dayımın çocuklarını bir başka severdi. Bize ise bağırıp dururdu. Bir gün annem ile teyzem, "ya anne sen oğlunun çocuklarını seviyorsun, bizimkileri hiç sevmiyorsun" dediler. Bir iki bunu söyleyince bağırıverdi: "Öfff onları seviyorum size ne, oğlumunki bağ gülü, sizinkiler dağ gülü demişti... Anneannemden yana da şansım yoktu anlayacağın. Ama babaannem çok severdi beni.

7:28 AM

 
Blogger renkler said...

Annelogcuğum, o kesin. Ama duygularını belli edemiyor ve bana göre çok daha rahat. Bense bazen herşeyi çok takıyorum. Dünkü de bir patlamaydı. Şimdi daha iyiyim ve bu yazdıklarım komik geliyor. Evde yine güle oynaya konuşacağız bugün. Yeter ki müjde verme, çok sevinme, bir şeye heves etme veya ağlama onun yanında:-)

7:30 AM

 
Blogger SenaBera said...

Canım, ben de bir kaç sen önce seni düşünmüş bugün yazmadığın için meraklanmıştım.Sanırım Renkler
bazen üzüldüğü o konu yüzünden yine
üzgün diye düşünmüştüm..Allah o sıkıntını hayırlısı ile gidersin inşallah canım....
Ağlamak bazen gerçekten de mucize etkisi yapıyor.İyi ki ağlayabiliyoruz,yoksa nasıl rahatlardık...
Sevgiler...

8:04 AM

 
Anonymous Anonymous said...

Renkler ciğim insan zor drumunda annesinden öyle bir tepki alınca moral bozukluğu daha da artıyordur sanırım. Ama sen yine de olduğu gibi kabul et... Kimbilir onun içinde de ne fırtınalar kopardı da belli etmezdi... Hala da öyle galiba. Öpüyorum. Bİraz daha iyi olduğuna sevindim.

10:15 AM

 
Blogger Gamzeli said...

Canım benim üzülme sen , seni ablam gibi seviyorum görmesemde ruhundan ne kadar iyi bir insan olduğunu anlıyorum...Bnede rol yapamam ağlarım durmaksızın iyi gelir ağlamak içimi dökerim arada...

Olsun annende senin sıkılmanı üzülmeni istemez

Öptüm ablacım seni
iyi bak kendine, allah tekrar aynı mutlulukları versin sana,üzülme hiç...

3:17 PM

 
Blogger Mutluveumutlu said...

Bencede canım yaa, arada olur böyle şeyler. Bazen ağlamak insanı öyle bir rahatlatıyorki, hele ağlamaktan acımış gözlerle uyuya kalmak ve sabah uykunu alarak uyanmak, buda işin iyi yanları sanırım :))
Ne şanslısın ki seni anlayan bir eşin ve oğluşun var. Onlar anlamayıp, annen anlasaydı çok daha zor olurdu bence.
Çok öpüyorum seni ve kendine dikkat et diyorum...

11:30 PM

 
Blogger renkler said...

Sevgili Sena ve Bera'nın annesi, Ne kadar dikkatli ve ilgilisin sağol. Gerçekten de arada nükseden o sorunla ilgiliydi. Bıktım artık. Neyse, ne yapalım... Allah yardımcımız olsun:-) Öpüyorum çok... İyi bir dostsun.

12:10 AM

 
Blogger renkler said...

Handeciğim, annemi olduğu gibi kabul edeli yıllar oluyor zaten. Ama bazen bana da geliyorlar. Ona da üzülmesin diye birşey söylemiyorum. Ama biraz belli ediyorum artık. İkimiz de değişemeyiz ama orta yol bulmak lazım.

12:11 AM

 
Blogger renkler said...

Canım Kardeşim, Gamzeciğim, ben de seni kardeşim gibi görüyorum, sana daha önce de söyleiştim. İyi ki varsın, iyi ki varsınız. Annem de üzülmemi istemez tabi. Ama bazen empati yapamıyor işte...

12:12 AM

 
Blogger renkler said...

Mutlucuğum, haklısın, Allah'a şükür ki onlar var. Ağlamak rahatlatıyor da ertesi günü feci:-)

12:41 AM

 
Blogger Alphecca said...

Sakın annene kızma Renkler,

Bende Pınar' a karşı biraz senin annen gibiyim, bazen ne kadar katıyım diyorum ama elimde değil aniden gerçekleşen olaylarda, düşünmeden spontone, kendin gibi hareket ediyorsun. Halbuki düşünmeye vaktin olsa belki farklı davranacaksın. Bazen yaaa ne yapıyorsun sen diyorum, el kadar çocuktan beklediklerine bak.

Sonradan dank ediyor ama iş işten geçiyor. Sen nasıl daha az duygusal olamayacaksan annen de daha fazla düşünceli ve duyarlı olamayacak.

Onu olduğu gibi kabul etmek en güzeli.

Mesela ben Pınar' ın herşeye ağlamasına hasta oluyorum ama çocuğun elinde değil, o duygusal, hassas bir balık burcu kızı :) Duygularını ancak ağlayarak dışa vuruyor. Bu durumda bende kendime hakim olup aman kızım bunda ağlayacak ne var dememeye çalışıyorum ama sarılıp onu teselli etmek kısmı her zaman olmuyor malesef :(

Bu onu daha az sevdiğim anlamına gelmiyor, sadece algılamalarımız ve algıladıklarımıza gösterdiğimiz tepkilerimiz farklı o kadar.

Sonuç olarak annelerde bir insan :)

Bunu hafif düşüncesiz bir annenin notu olarak kabul et lütfen :))

1:45 AM

 

Post a Comment

<< Home