Hayatın soruları...
* Geçenlerde eşimle konuşurken bana dedi ki, "hayatta bir çok fırsat çıktı karşıma, ben birçoğunu kullanmadım. Mesela iyi firmalardan teklifler gelmişti ama ben sektörlerine çok sıcak bakmadım. Şimdi o kadar popüler sektörler oldular ki... Acaba o alana yönelseydim şu an hayatım nasıl olurdu?" Bir de şu Avustralya meselesi var. Okumak için gittiği Avustralyada on yıl yaşamış. Sonra o zamanki eşinin şiddetli talebi ile Türkiyeye dönmüşler. Oysa orada o kadar mutluymuş ki... Yani orayı sevmiş ve alışmış. Ama dönmek zorunda kalmış. Orada kalsaydım ne olurdu acaba, nasıl bir hayatım olurdu dedi...
Ben de dedim ki hayatında ben olmazdım, seninle asla karşılaşamazdık. Hatta Türkiyede bambaşka bir işte çalışıyor olsaydın da büyük ihtimalle hayatlarımız kesişmezdi... Düşünsenize bir insan ile tanışmak ne kadar küçük olasılıklara bağlı olabiliyor. O da haklısın dedi. Sonuç olarak bence insanların yaptığı seçimler en iyi seçimlerdir. Hayatımızı nasıl yaşamamız gerekiyorsa o şekilde seçimler yapıyoruzuzdur ve en iyisi, en hayırlısı budur. O nedenle kaderi zorlamamak da en iyisi diye düşünürüm hep.
* Dün matematik çalıştık yine. Yüzdeleri biraz anlar gibi oldu. Anlamadığım her konuyu hemen anlayan bir çocuğun bu konuya bomboş gözler ile bakması! Sevmemiş olabilir. Ama bu kadar anlamaması beni şaşırttı ve ürküttü açıkçası. Ben de anlatamamış olabilirim ama üç kitabın anlatım biçimlerini inceleyip en kolay gördüğüm yöntem ile anlattım. Ama yüzdeler çok sevimli bir konu değil. Bir de karışık. Sanırım mantığını anlamadı. Çünkü oğluş bir konunun mantığını kavrayamıyorsa o konuyu hiç anlamıyor, ezbere yapıyor, biraz değişik bir problem çıksa anlamıyor ve hemen unutuyor.
Bir diğer problemimiz ise son zamanlarda çok çabuk unutuyor konuları. O kadar şaşırıyorum ki! Neden olabilir sizce. Eskiden böyle değildi. Ders veren öğretmen de aynı şeyi söyledi. Çok fazla konuya dağıldığı için olabilir mi? Beyne aşırı yükleme yapılıyor biliyorsunuz. Haftasonları beşer saat dershane nedeni ile de dinlenemiyor. Sınavlar da başladı.
*Haftaya fen ve ingilizce sınavı var. Haftasonu yine ders var anlayacağınız. Renkler dinlenmek yine yok! Fen de gıcık Kuvvet konusu var. Ay hiç sevemedim. Biyoloji daha mı iyiydi. Oysa severdim eskiden ben feni...
Sözde bu hafta sonu yılbaşı ağacını süsleyecektik. Aslında o kadar üşeniyorum ki... Bu günlerde herşeye üşeniyorum zaten! Ayakkabımı giymeye bile!
* Dün gece uyuyamadım. Bir süredir uykularım iyiydi oysa... Birşeye de takmadım ama sanırım son günlerdeki bezginliğimdendir. Rahat bir anne olmayı isterdim. Ama kendimi değiştiremem ki!
* Haftasonu hamsili pilav yapmak istiyorum ama bu üşengeçlikle nasıl olacak? Hamsinin kılçıklarını çıkartır mı balıkçılar acaba? Yoksa bu kadın tırlatmış mı derler? Annemden yardım istesem? Haftasonu bulursam tabi... Hatun haftasonları izinli tabi, benim gibi ev işi, eğitim mesaisine kalmıyor. Eşime yalvarsam kılçıkları o çıkartır mı? Hamsili Pilava maydonoz konur mu? Ya tarçın? Bu ülkenin hali ne olacak? İngilizceden ne işlemiş olabilirler son günlerde? Bir mucize olur da hayatımda muhteşem güzel bir olay olur mu? Depresyona giriyor olabilir miyim?


21 Comments:
yok depresyon değil kışın azizliği, havayla beraber bizde soluyoruz merak etme!ya bu çocuklara çok üzülüyorum hiç özel faaliyetlere zamanları falan olmuyor demi, önceden baskete giderlerdi ,folklora,piyanoya falan şimdi eminim hiç biri dersane ve okuldan başka bir yere gidipte kafa dağıtamıyor sorun bu bence.kader yazılınca bir yerlerde buluşuluyor işte, eşimde istanbuldan ankaraya gelmiş bir sebeple ve karşılaşıp evlendik sizinki daha ilginç!hamsileri eşine ayıklat ben öyle yapıyorum kolay oluyor:)ve pilavı iç pilav gibi yap yani tarçın nefis olur, hatta dereotu bile güzel olur fıstık bile ben denedim .mutlaka yap ,fotosunu çekip pazartesiye bizede göster arada bakıp imrenip bende yapayım.bak herşeye cevap vermişim:)
12:52 AM
Figenciğim, eskiden oğluş baskete giderdi, şimdi gidemiyor. Bir tek okul takımında, antremana bile zor gidiyor. Cuma günleri dershane sınavları oluyor, o nedenle bazen ona da gidemiyor. Yazık minikime...
Geçen hafta mantarlı pilav güveç yaptım. Nefis oldu. Oradaki gibi yaparım pilavı. İkisinin de fotosunu yayınlayacağım. (hamsili pilav birşeye benzerse tabi:-)
1:27 AM
cnm benim böyle yazılar yazıyorsun ki hemececik sayfanın sonunda buluyorum seni anlatımın o kadar yalın ki doyamadağım bloglar arasındasın , çok haklısın bence kader konusunda...
sen anlatınca bende değinmek istedim benim aşkımda üniversite mezunu ama kendi işlerini yapıyolar haliyle bazı nedenlerden dolayı eğer o burda olmasaydı bende belki onu tanımıycaktım belkide hayatımdaki en büyük eksiklik olucaktı.....her şeyeyimiz ona göre göre yazılmış belkide kaderimiz buymuş , bende burda çalışmasaydım onu hergün nerde görebilirdim yada o beni her gün görebilir miydi işte hayatta bize böyle bir yol çiziyor bize hayatımızın içine onları alıyoruz ... ya şu günler okuduğum yazılarda öyle çok kendimi buluyorum ki acaba diyorum herkeste aynı sorun mu :)
bende her şeye üşenir oldum bu sıralar giysileri giymek yemek yemek bile havalar kötü oldu alışamadım ben buna :( oysa önceden ne çok severdim kışı demek ki hayatta bi şeyler değişiyor artık .....akşamda kalmış bir işim vardı konsolluk örüyordum güllü filan bir gülün yarısını ördüm akşam anneminde hoşuna gitti tabi akşam kendi bize ikram yaptı çay saatinde :) aşkım fotoğraf makinasını getirse ördüklerimi çekicem sizlerle paylaşıcam biraz uzun mu oldu kaptırdım kendimi heralde :) kendine iyi bak hoşçakal
1:34 AM
Aaaa Hislercim ben güllü, çiçekli şeylere bayılırım. Çingene bir bakıcım vardı, biraz çingenelik geçmiş işte:-) Gülü nasıl örüyorsun* Mutlaka resmini koy bloğa...
1:39 AM
renkerciğim şu yorum bölümünü açılır pencerli yapsan okurken unutuyorum yorumyazarken dönersemde yazdıklarım gidiyor
hayatta bazi seyler değiştirlemiyor canım hayılırlıs buymuşki onca yıldan sonra türkiye dönebilmiş eşin
ve ben kaderci biri olduğumdan mutlaka karsılasırdınız diyorum alınlarınıza yazılmış aşk neren geleceği belli olmaz kısmet bu işre allh mutluluğunuzu bozmasın
çocuklarda haklı canım ne
yapsınlar her gün yeni bir konuya geciliyor bir sürü ders var tam öğrendi derken baka bir sey iki sonra sor aklında yok
türkiyenin haili ne olcak bende bilmiyorum hamsilerin kışlçığını çıkarır bence balıkçılar bizm burda çıkarıyorlar
depraeyona girmiyorsun bence çok yorgun un beynen onun için bende aynıyım kaçıp gidesim var kıra bayıra vurasım var okul olmayn ders olmayan bir yerde yasayasım var bir ağlayıp bir gülesim var kesin benimde depraoyona giresim var
seviçmli haberlerle dolu mutlu hafta sonları diliyorum
öpüldünüz
1:41 AM
Canım benim,ne güzel demişsin eşine. kader sizi karşılaştırmış onun dönmesi sayesinde.:)
ama depresyona girmiyorsun.yada benim gibi güneşli gün seviyorsan kışın kapalı günler içbunalımı yaparmış. kış depresyonu sadece.
oğluşa çok acıdığımı zaten biliyorsun.
ama ama ama lütfen çam süsleme :((
şimdi bana bu konuda bi,rşey yazma,zaten yarın öbürgün ben onu yazacağım. (bayramdan sonra yazacaktım ama güncel bir konu ile birleşti.en kısa zamanda yazacağım)
evet yorum kutunu ayrı yap,daha iyi olur cevap yazmak.
adamlar sana delirdi demez. bir teklif et.yoksa kocacığına yaptır. ben öyle yapıyorum. ya da benim adamlarda,kocamda(artık hangisi olursa) temizliyor.
kılçığı ben çıkarıyorum ayrıca. galiba yani.unuttum işte. :)))
seviyorum seni.hoşcakaaal..)
2:49 AM
Canım, oğlusunun problemi sanırım İncegül teyzesi gibi fazla yüklenmekten dumur olma olabilir. Yoksa algısı kuvvetli bir yavru neden böyle yavaşlasın. Şimdi bir dakika önce yaptığım şeyi bir dakika sonra unutur oldum ben de. Söylüyorum çocuklar çok zorlanıyor. Benim Liselim de baş ağrısı çekiyor epeydir bu yüzden. Neyse ki tatile az kaldı. Azıcık dinlesinler kuzular. Dinlenirler değil mi? Anladın sen onu.:)
Bir de hayatta kaçan fırsatların ardından üzülmek insanı çok yıpratıyor. Belki de kaçanlar, yeni ve daha güzel fırsatların yakalanmasını sağlıyor diye düşünmek en güzeli.
3:10 AM
Canım, sayfamda hamsili pilav yayınlamıştım. Bir bak istersen.http://bocuruk.blogspot.com/2007/02/hamsili-pilav.html işine yarar umarım ki:)
Sevgilerimle...
3:15 AM
Civcivciğim, nasıl yapılır bana bi dersen yaparım pencere mi ne... Okul olmayan yer değil de okulun bu kadar zor, ağır olmadığı bir yere gitmeyi cidden düşünüyorum...
3:28 AM
Hislerciğim, senin postun da benzerdi, okudum ve ben de aynı durumdayım diye cevap yazdım. Herkes böyle sanırsam...
3:29 AM
Yağmur Damlacıkım, valla çamı kötü bir niyetle süslemiyorum. İnanış açısından umurumda değil, sadece ışıltısını seviyorum...
Kılçık olayını ve temizleme işini balıkçıdan isteyeceğim, eşim beceremez gibi geliyor. Ayy benim de için kalkar
3:30 AM
İnce Gülcüm, bence de dumur hali var yazık. Offf...
3:34 AM
Bocurukçuğum, sağol, bakacağım.
3:35 AM
Canım benim, keşkelerle yaşamak çok zor. Acaba şöyle olsa daha mı iyiydi falan. Bak eşin Türkiyeye dönmüş ne güzel seni bulmuş. Herşeyde bir hayır vardır değilmi. Oğluşuna gelince Kuvvet konusu kolaydır canım.Ben anlatırım:) Branşım bu çünkü. Neyse hamsileri balıkçılar temizliyor bizim burda. Bizde babam temizler hamsi kılçıklarını. Sen en iyisi balıkçıya tezmilet. Zahmetli bir iş hakikaten. Öpüyorum canım seni.
4:06 AM
Vallahi ben de herşeye üşenir oldun yahu,neden böle oldu hiç anlamıyorum,ne iş yapmak geliyor içinmden,ne oturduğum yerden kalkmak,ne giyinmek,öffff,bir ben böleyim ,zanediyordum,en azından seni okuyunca güç verdim kendime.Toparlanmam lazım.
Kesinlikle herşey kısmet,kader diye birşey var,evet kaderini bir yerde sen yaratıyorsun ama en hayırlısı bizim için yazılmış ve yaşadığımız olançİyi ki bulmuşsunuz birbiriniziyahu,maşaallah.
5:05 AM
Muhabbet Çiçekçiğim, rahmetli babacığımı hamsi ayıklarken düşünemiyorum bile... O kadar oturaklı bir babaydı ki suyunu bile kendi almazdı,önüne gelirdi. Allah babacığına uzun ömürler versin canım.
Kuvvet o kadar zor değil aslında, ama bir de atomlara filan başlamışlar, konuyu daha görmedim, bilemeyeceğim:-)
5:47 AM
Kakaolucuğum, siz de iyi ki rastlamışsınız birbirinize. Çok yakışıyorsunuz maşallah. Allah sevgilerimizi bozmasın. Ayrıca toparlanmamız lazım biran önce. Motive edelim birbirimizi...
5:49 AM
Ben balıklarını ayıklasam sende pişirince bana bir tabak versen böylece sen ayıklama bunalımına bende pişirme bunalımına girmesek:)
11:25 AM
eşinin söylediği şeylerin benzerini ben söylerim. senin söylediklerinin aynını da benim eşim söyler:)))
nimet
11:45 AM
Elçinciğim, anlaştık. Zaten hamsili pilavı benden başka seven yok evde. Eşim ayıp olmasın diye yer. Oğluş ağzına koymaz. Ona da biraz kızartma yapacağım. O kadar pilavı kim yiyecek bilemiyorum:-)
10:30 PM
Nimetçiğim, aslında hepimiz sorgularız bazen geçmişte şöyle olsaydı ne olurdu diye... Ama ben pek girmem o konuya. Gerçekten en iyisini yaptığımı düşünürüm.
10:31 PM
Post a Comment
<< Home